12 Eylül 2015 Cumartesi

Çok basit sanıyor herkes

Hayatının herhangi bir kısmında ev hayvanı olmayan insanlar, ev hayvanı olan insanların onları kaybetme acısını hiçbir şekilde anlayamıyor. Bugün aşı zamanı gelen kedilerimi veterinere götürdüğümde de gördüğüm tam olarak buydu. Ortalama benim yaşlarımda iki çocuk ellerinde üst kapağı açık bir taşıma kutusuyla yavaş yavaş gelip benim de bulunduğum bekleme kısmına geldiler. Yanıma yaklaştıklarında kutuda kıpırdayacak hali olmayan büyük bir kedinin ön patisinde damar yolu açık bir şekilde yattığını gördüm. Çocuklardan biri sürekli kedinin başını okşuyor içli içli nefesini çekiyor ve gözler şiş. Ya ağlamaktan ya da bütün gece uyanık kalmaktan ki bence ikisinden sebep çocuk öyleydi. Yanındakinin de durumu pek iyi değildi çocuğun yani ikisi de fazlasıyla üzgün ve yorgunlardı. O kediyi acil müdahale odasına alıp beni de normal muayene odasına aldıklarında tekniker mi teknisyen mi bilmediğim gence o kedinin nesi olduğunu sordum. Zerre kadar aldırış etmeden "ölmeden önceki son çabalar işte" dedi, sonra da "uyutalım dedik ona da yanaşmadılar, oysa kedi yani her gün gelip yaptıkları masrafa yazık" dedi yüzsüz yüzsüz. "Sizin hiç ev hayvanınız oldu mu?" diye sordum çocuğa kafasını sallayıp "hayır" dedi. Aslında bu konu hakkında hiç affetmem yoktur o çocuğa bağırıp çağırmam gerekiyordu ama nasıl olduysa tuttum kendimi ve "bir hayvan sahiplenip onunla yaşamaya, ona göre hareket etmeye, onu düşünmeye başladıktan ve onu kardeşiniz ya da çocuğunuz gibi görmeye başladıktan sonra sizin dediğiniz kadar kolay olmuyor hiçbir şey" dedim. Ağzının içinde kem küm bir şeyler sayıklayıp veterineri çağırdı. Bu konuda sabrım yok çünkü 10 yaşımda ilk köpeğimi kaybettiğimde de duydum bu "o sadece hayvandı" lafını ilk kedim ortaokulda araba altında kaldığında da. Oysa ben orada "o bir hayvandı" diye değil "o benim kardeşimdi" diye düşünüyorum. İnsan kardeşini kaybedince nasıl mahvoluyorsa yıllarca aynı evi hatta yatağı paylaştığı canlıyı kaybettiğinde de param parça oluyor. 12 yıl geçti üzerinden köpeğimin eşyalarını veremedim hala hiç kimseye ve aradan onca zaman geçmesine rağmen fotoğraflara bakınca hala gözlerim dolar. Şimdi yaklaşık 10 yıldır kedisi olan biriyim ve düşünemiyorum onlardan birini bile kaybetmeyi. Büyük kedim evde olduğu için bir 10 yıl daha bizimle olabilir en fazla bunun farkındayım ama o zamanları şimdiden düşünüp kendimi üzmeye hiç niyetim yok. Hastalandıklarında bile evdeki kimsenin gözüne uyku girmezken ikisinden birinin gitmesi durumunu düşünemiyorum bile.

22 yorum:

  1. İlk köpeğim memleketten İstanbul'a taşındığımız yıl, evimizin sokağından çalındı. Hayatım boyunca bu kadar üzüldüğümü hatırlamam. Yıllar geçti hala köpeğimin olduğu fotoğraflara bakamıyorum. İçim kaldırmıyor. Ailedeki herkes onu çocuğu, kardeşi olarak kabul etmişken, dışarıdan gelen insanların saçma sapan laflarına aldırış etmemeye çalışıyorum.

    Yedi yıllık bir tavşanım vardı. Hatta kendini köpek zannediyordu. :) Bu yılın başında kaybettik. Baş sağlığına gelen insanlarda oldu. Yüzsüz yüzsüz ölmeden önce kesseydik, bir işe yarardı diyende. Bazı insanlar hayvan sevgisini anlayamıyor.

    İnsan ve hayvan bence bağların en güzelini oluşturuyor. Hareketlerinden ne istediğini anlayabiliyorsun, gözlerine bakınca ne hissettiğini. Hepsi canımdan bir parça.

    Umarım senin kedilerinde, benim kedim ve köpeğim de uzun zaman bize yoldaşlık etmeye devam ederler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köpeğimin araba altında kaldığını ben onun ölümünden iki hafta sonra öğrendim bir de. Yok eğitimde yok veterinerde diye diye geçiştirmişlerdi. Komşu teyzeler falan saçma sapan "zaten her şeyinize engel oluyordu", "tüyleri sizin için zararlıydı", "ölecekti bi gün zaten" lafları yüzünden depresyondan bile çıkamamıştım.

      Benim de ördeğim ve civcivlerim için söylemişlerdi onu. Yazlığımızda o zamanlar hayvanlar vardı ve orada onlara bakan insanlar, bir tavuk bütün yumurtaları sahiplenip kuluçkaya yatmıştı da edinmiştik. Civcivler bizim küçüklüğümüz dikkatsizliklerimiz yüzünden erkenden ölmüştü ama 2 ördek bizimle birlikte 1,5 yıl kalmıştı. Öldüklerinde ise "kessek ne güzel yemek yapardık" dendi... Sonra cha neden vejetaryen? Acaba neden?

      Kesinlikle katılıyorum hayvanlar ve insanlar arasındaki bağ iki insan arasında oluşamayacak kadar özel oluyor. İşte anca iki kardeşin ya da anne çocuğun arasındaki gibi çıkar gütmeden duyulan bir sevgi gibi ama hayvan sevgisi olmayan, o hissi tatmamış insana bunu anlatsak da anlamaz.
      Umuyorum çok uzun yıllar daha onlarsız geçecek zaman dilimine gelmeyiz :)

      Sil
    2. En üzüldüğüm konuda bu. Canımızdan çok sevdiğimiz hayvanlarımız ölüyor ve ailemiz öldüğünü söylemiyor. Çok üzülsem de, son bir kez vedalaşmak isterim.

      En gıcık olduğum insan modeli. Tüyü dökülüyorsa bırak bize dert olsun. Ben onu temizlemekten zevk alıyorum. Onu seviyorum. Tüyünün dökülmesi gözüme bile gelmiyor ki.

      Biliyor musun? Benim de vejateryen olmam da en büyük etkendir bu durumlar. Herkes beni et sevmediğim için vejetaryen olduğumu sanıyor ama ben canlıların yaşam hakkına saygılı olabilmek için seçtim bu yolu.

      Kesinlikle hayvan sevgisi tatmayanlar anlayamaz.


      Sil
    3. Onu düşünmüyorlar işte. O an sadece onun ölüsünü görmenin bizi daha çok üzeceğini düşünüp bizim adımıza karar alıyorlar. Biz de anca gömüldüğü yere gidip başında ağlayabiliyoruz. Sarılmak, son kez öpmek diye bir şey yok.

      Hergün odamı bile düzenli tutmam hatta dağınık biriyimdir ama her gün o tüyleri küçücük boyumla tarardım. Şimdi de kedilerimi aynı şekilde her gün tarıyorum. Yine de tüy var mı? Var tabi ama onlar sağlıklı olsun ben her gün ev süpürmeye razıyım.

      Onu da anlatamıyorum insanlara ben. Ben hayvanların yaşam özgürlüğü diyorum hayvan sever biriyim ben diyorum ama aldığım tepki "hayvan seviyorsun da kedi köpek seviyorsun, inek mi seviyorsun" ... Bunu söyleyen bunu düşünen bir insana daha ne diyebilirsin ki?

      Sil
  2. Haklısın insanlar bazen çok acımasız olabiliyorlar. Bende tavşanım öldüğünde çok ağlamıştım hatta annemde benimle birlikte ağlamıştı. Hala düşününce üzülüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da bir canlı ve bir şeyler paylaşıyorsunuz tabi ağlar insan kaybedince. Bunu bile anlayamayacak kadar taşa dönüşmüş insanlar olması çok üzücü.

      Sil
  3. Bazı insanlar sevmeyi bilmiyor, ne insanları ne de hayvanları. Bu insanların böyle düşünmeleri de artık beni şaşırtmıyor doğrusu. Robot gibiler ya sanki duygularından arındırılmışlar.

    Küçükken kedi ve köpek de beslemiştik ama şimdilerde sadece Osman'ım var, elim kadar bi su kaplumbağası olur kendisi. Ele avuca gelmediği halde, sıkıştıra sıkıştıra sarılamadığım halde ona bile öyle bağlıyım ki bir gün olmadığını düşünemiyorum. Neyse ki 100 yıl kadar yaşıyorlarmış, muhtemelen o benim öldüğümü görür.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok duygusal biri değilimdir normalde ama bir canlıdan bahsediyoruz nasıl böyle ruhsuz olabiliyorlar anlamıyorum.

      Ben kaplumbağa falan demeden alıp severdim arkadaşım birkaç haftalığına bana bırakmıştı kendininkini. Kedimle zor olmuştu korkmuştu benim şapşal ama ona bile alışmıştım. Ve bu 100 yıl muhabbeti yüzünden o kadar şanslısın ki. Bir benim 10 yıl bir senin 100 :/ :)

      Sil
  4. Ev hayvanına sahip olmak büyük sorumluluk. Anlatılanlara göre çocuk sahibi olmak gibi bir şey. Ama maalesef bazı insanlar bunu anlayamıyor. Kuzenimin köpeği vardı, ben ki maalesef hayvanlara çok yanaşamayan bir insanım, ben bile o öldüğünde kahroldum. Bir de sahip olduğum, her zaman yanımda olan bir ev hayvanımı kaybetsem ne yapardım bilmiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Her şeyi ona da uygun bir şekilde yapmak gerekiyor. Kedi bir nebze evde durabilir ama köpek asla büyümeyen bebeğin gibi. Eve giriş çıkış saatlerini bile o ayarlıyor, buluşmalarını ona göre düzenliyorsun vs. böyle bir hayatın varken bir anda düşülen boşluk korkunç oluyor. Ne kadar kaçınılmaz son da olsa umarım yaşamazsın öyle bir acı

      Sil
  5. Ev hayvanım olmadı. Tüyü dökülür, her gün yürüyüşe çıkarman lazım, bakamazsın, namaz kılamayız diye diye oyaladılar geldik bu güne. Şu kardeş gibi görme meselesini de yabancı bana o yüzden. Ama yine de o hayvan öylece orada acı çekerken öylece bakabileceğimi sogukkanlı kalabileceğimi sanmıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başkasına bağlı olmadığın, bakabileceğinden emin olduğun bir zaman alırsın sen de, o laflar hep oluyor çünkü kaçış yok. Bir de köpeğin sorumluluğu daha fazla ama bi kedi edinebilirsin. 15-18 yıl sonrasını düşünerek kaçılmaz en iyi arkadaşın onlar oluyor çünkü

      Sil
  6. ha hayvn neden insandan ayıt edilirki. Ne farkı var bizden. Mesele iki ayak üstüne kalkmak mı? masrafı salla ya o nefes alıyor ve yaşama şansı var.
    Ben kediden korkarım ama babaannemde iki kedi vardı görsen nasıl sadıklardı dibinden ayrılmazlardı. Yavruyken oynardımda büyüyünce yine korkularım galip geldi. Babaannemin vefatından sonra kimse kedileri göremedi. Dedem çok üzülmüştü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kişiler işte düşünmüyor hiç onun da bir canlı olduğunu. İşin kötü yanı o çocuk ileride veteriner olacak muhtemelen ve kim bilir nas bir veteriner olacak.
      Babaannen için nasıl üzülmüştür o kediler de. İki taraf da kayıp sırasında çöküp depresyona girebilirken hala farklı düşünebiliyor insanlar ya onu anlayamıyorum.

      Sil
  7. Aaah ah benim de 2 yıllık kuşum ölmüştü. Hiç ağlamadığım kadar ağlamıştım. O kadar alışmışım ki sesine, ötüşüne, cici kuş, aşkım diye konuşmasına... Ev bi sessizleşmişti. Kafesini koyduğumuz sehpaya bakıp bakıp bir ay boyunca ağlamıştım... Cidden onlara hayvan gözüyle bakamıyorum. Kuşumuz evin bi hayvanı değil bi üyesiydi.. Onu çok özlüyorum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ev bir anda bomboş gibi gelmiştir tabi. Hiç kuş bakmadım ben, onca hayvan geldi geçti ama kuş bakımı hakkında hiçbir fikrim yok ama ona da fazlaca uğraş veriyorsundur kesin. O gidince de boşluk olmuştur haliyle. Üzücü bir durum ama sen ona ailenin bir üyesi dersin bir başkası sadece "hayvandı" der. Anlamazlar da kalır öyle :/

      Sil
  8. Vauvv bu yazıdan çok etkilendim.Kesinlikle söylediğin her kelime çok doğru o çocuğa da söylenecek çok şey varda boşverelim böyle insanlar vicdan eksikliği yaşayan ve empati yapmaktan yoksun insanlar.Bu yazıdan bu kadar etkilenmemin sebebi de her hayvanı çok fazla sevip onlara dokunmaktan yanımdan geçmelerinden bile irkiyor olmam sanırım bunu bir gün atlatıcam biliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yalan söyleyeyim köpeğim olduğu yaşlarda ben de kedilerden çok korkuyordum çünkü köpeğimizi bir kedi baya yaralamıştı. Büyük bir köpek olmasına rağmen onun yarısı kadar olan kedinin onu yaralaması doğal olarak bende de korku yaptı. Daha sonra köpeğimiz öldükten sonra arka bahçemize yavrulayan kediye ve yavrulara annem sahip çıkınca alıştım ben de kedilere. Sonra onlar büyüyüp gidince ya da onların da ölümünü görünce eve aldık. Yani benim de korktuğum bir zaman vardı ama geçiyor, üzerine gitmek gerek (sahibi olanlarla tabi) yoksa dururup dururken geçmiyor o korku. Umarım sen de alışırsın en yakın zamanda. Sokakta bir kedinin köpeğin başını okşayınca bile rahatlayabiliyor insan :)

      Sil
  9. Biseyler yazsana yemin ediyorim ananin evi basiretini bagladi hayat enerjini cekti :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski arkadaşlarımla yaz boyu 2-3 kere görüşünce anlaşılmıyormuş ama çok farklı insanlar olmuşuz lady eve kapandım ot gibi yaşıyorum :'(

      Sil
    2. Eskiyle anlaşmak çok zor be. Kimse bıraktığın gibi kalmıyor.

      Sil
    3. Yakında dershane tayfasıyla buluşmaya karar verdik. Daha doğrusu onlar karar vermiş bana haberi geldi. Bakalım onlar ne alemde :D

      Sil