31 Ocak 2016 Pazar

Şamar oğlanına döndüm resmen

Dün benim saf kızım Defne'yi arayıp saçma ama küçük bir şakayla kalbini hoplatmak istedim. Neredeyse her dediğimi ciddiye alan, kötü düşünmez bir arkadaşı olunca insanın arada böyle şeyler yapası geliyor tabi. Neyse, akşamüstü evde de tek olmamı fırsat bilerek sesimi ayarladım ve o telefonu açtığı gibi "Defne sana kötü bir haberim var, bu sefer gerçekten bittim" dedim. Telefonun öteki ucundan "hiiğğğ... Cha ne oldu ki?" diyince de "haftalar oldu, çok gecikti ve mide bulantıları, baş dönmeleri... Defne sanırım hamileyim" dedim ve arkadan kocaman bir patırtı koptu "NE DEMEK HAMİLE? KİMDEN?" sesi başta tanımadım ama ağır abim arkadan "Cha bu ne demek oluyor? Ne zaman oldu? Nasıl böyle bir şey yaparsın? ***" beni kesinlikle dinlemeye tenezzül etmeden yoğun küfür içerikli laflarına devam etti. Beni gömdü oraya zaten yanında olsam cidden alırdı ayağının altına belli ama olmayan o adamı da baya bir sağlam laflarıyla öldürdü. Defne "hayatım bir dur dinleyelim kızı hemen başladın bağırmaya" falan dedi sonra Batu'nun sesi kesildi ama bu sefer Defne başladı "nasıl bana önceden söylemezsin böyle bir şey olduğunu" şeklinde kızmaya. Batu olaya komple kafayı taktı Defne ondan gizlememe. Kadın aklı erkek aklı işte. Baktım Batu kalkıp İstanbul'a gelecek aşırı sinirli bu sefer şaka yaptığımı söyledim. Her kızın arasında olur böyle muhabbetler şeklinde Batu'yu sakinleştirmeye çalışıyoruz falan derken o an bana bir şey dank etti. Ben Defne'yi aradım ama Batu yanında... Bu ikisi aynı şehirde yaşamıyor... Bu sefer ben başladım bağırmaya "nasıl bana haber vermezsiniz" bilmem ne diye. Tabi hanım biliyor kıskanacağımı hiç söylemiyor bu yüzden. Aramasam ya da böyle bir şaka yapıp Batu'nun kendini belli etmesini sağlamasam öğrenemeyecektim kesin. Onların bana kızması, benim onlara kızmam ve ikisinin tekrar bana ültimatom vermeleriyle konu kapanmış olsa da Batu durup durup "Cha cidden öyle bir şey yok dimi"leriyle bütün akşam uğraştım. İyi dedim Emre'ye gitmedi bu konuşma yoksa o laftan da anlamaz bacaklarımı kırmaya gelirdi o olmayan adamı da bir yerinden sallandırırdı ya en azından iyi yönünden bakmak lazım. Defne kızımız sevgilisiyle gezsin tozsun hatta gitsin istediği gibi sarılıp uyusun ben de kendi evimde kedime sarılıp boş boş gezineyim. Hayat çok acımasız.

24 Ocak 2016 Pazar

Ama bu bana yapılmazdı

Şu an ne şekilde cümle kurmam lazım ya da nereden yazmaya başlamalıyım bir türlü toparlayamıyorum. Olan olay bende fazla fazla şok etkisi yapınca beynim kaldıramadı durumu pek çünkü. Bodozlama girecek olursam eğer, Batu ve Defne denemeye karar vermişler. Defne telefonda "Cha sana söylemem gereken bir şey var ama nasıl tepki vereceğini bilmediğim için korkuyorum" dedikten sonra daha kendimi hazırlamaya fırsat bulamadan "biz Batu'yla denemeye karar verdik" dedi. E doğal olarak benim tepkim de "neyi deneyeceksiniz?" oldu ama 2 saniye sonra düşen jetonumla telefonda bir sessizlik oldu. Ben kitaplığa boş boş bakıyorum, Defne benden bir tepki bekliyor derken en sonunda "bir şey söyleyemeyecek misin" diye sordu. Benim saf ve güzel kızım daha geçenlerde sevgilisi yüzünden yakınıp ederken bir anda Batu demesi dengemi fena bozdu. Başka biri de değil, Batu dedi ya kız. Batu, ikimizin yıllardır canı olan Batu. Emre'yle birlikte baş belamız olan Batu. Benim sarışın laz çocuğum! Hala inanamıyorum. Beynimi biraz kullanabilmeye başladıktan sonra bu kararı alma noktasına nasıl geldiklerini sordum ve Defne dedi ki "ya aslında hep konuştuğumuz şekilde konuşuyorduk bir süredir ama daha sonra... bilmiyorum işte aklıma girdi, denemek istiyorum". Şimdi kim kimin aklına girdi, kim konuşmaların şeklini değiştirdi anlamış değilim çünkü Batu her zamanki gibi detay vermiyor ve Defne de kendince detay veriyor ama durum onun verdiği detayla anlaşılır bir şey değil. Bir de merak ediyorum bu işin sonu ne olacak? Hayır yani iki uç seçenek var ya evlenir bunlar ya da ayrılıp güzelim dörtlü grubumuzu bozar. Aslında ayrılırlarsa illa düşman olurlar diye bir şey yok ama eskisi gibi olmaz gibi geliyor bana ondan biraz tedirginim. Bir de Defne ayrılığın boşluğuyla mı Batu'yla birlikte ya da Batu ne zamandır aklına Defne'yi düşürdü çok merak ediyorum. Şuan sevindim mi yoksa Defne'nin tedirgin olduğu gibi sinirlendim mi onu bile bilmiyorum! Resmen ayarlarımla oynadılar. Tabi ben en son telefonu "ne yaparsanız yapın ama Emre'yle beni anne babası ayrılınca nereye gideceğini şaşıran çocuklara çevirmeyin yeter" dedim ama bir korku var içimde.



Dipnot: Yahu bunca yıl savunduğum "kız erkek arkadaş olabilir" lafını bana mı yedirmeye çalışıyor bu ikisi nasıl oldu bu olay ya? Bir süre kendi kendime "nasıl ya" demeye devam edecekmişim gibi görünüyor. Sizce de çok anlamsız değil mi ama bu durum?

20 Ocak 2016 Çarşamba

Nostalji oldu bunlar hep

Astrolojiyi hep sevmişimdir. Burçlar olsun, fal olsun, yıldızlar, melekler vs. vs. hep ilgimi çekmiştir. Hala çok severim ama bunlara eskisi gibi fazladan zaman ayırmam. Örneğin lise zamanımda okul çantam olduğu halde lise 1in sonunda aldığım tarot kartlarım ve yol rehberi kitabım her zaman yanımda olurdu. Sınıfta hatta okulda günlük olarak kart açtığım bile olurdu hatta. Hayatını açtığı kartlara göre yaşayan biri olmasam da çok içli dışlıydım işte. Üniversiteye başladığımda ilk bir süre kartlarımı çantamda taşımaya devam etsem de kimseye bundan bahsetmemiş zamanla da çantamdan çıkarmıştım kartlarımı. Tabi evime girip çıkan ya da konusu açıldığında söylememle bilen arkadaşlarım hatta baktıranlar vardı ama neyse onlar önemli değil. İstanbul'a geldiğimden beri ilkokul ve lise arkadaşlarımla görüştüğüm için ve onlar da benim bu merakımın zamanında tam içinde oldukları için kartlarım tekrar çantamda yerini almaya başladı. Minik öğrencilerimin sınavları bittiğinden beri neredeyse boş boş evde oturacağıma gezeyim edeyim dedim aradım yine artık aynı kafada olmadığım arkadaşlarımı. Buluşmaların birinde de eski arkadaşlarımdan biri "Cha kartların duruyorsa onları da getirsene bir fal bakarsın güler eğleniriz" dedi ben de hemen aldım gittim tabi. Fal iyi hoş güzeldi, biz kendi aramızda eğleniyoruz derken iki kızın bizim masaya bakıp sürekli konuştuklarını fark ettim. Aslında fark etmemek elde değildi çünkü biri çaktırmamaya çalışsa da bütün dikkatiyle bizim masayı dinliyordu. Neyse, o iki kızın uzaktan bakışlarını da fark ettikten sonra onlara bakıp "size de bakmamı ister misiniz" diye sordum. Size şunu söyleyebilirim ki ben hayatımda bu kadar hızlı toparlanıp yanıma gelen iki kişi görmedim. Uçtular resmen! Kartları karıştırdım, usulünce dizdim ve teker teker açtırdım kızlara. Fal kısmından sonra kahve ve sohbet olayına 3 arkadaş oturduğumuz masada sonradan 5 kişi çok güzel güldük eğlendik. Kızlarla ne kadar karşılıklı numaralarımızı vermiş olsak da onları bir daha görmeyeceğime eminim diyebilirim ama o eğlenceli güne değerdi. Kartlarımı seviyorum ya. Fala inanma ama falsız kalma lafı cidden eğlencenin kapısı. Hoş, gecenin bir yarısı "Cha şuna bakar mısın" diye gelen fincan fotoğraflarını saymazsak. Telefon uygulaması mıyım ben ya?

12 Ocak 2016 Salı

Benden öğretmen olmaz demiştim

Yaklaşık iki ay önceki çocuk bakma deneyimimden sonra oturduğum çevrede kendime birkaç küçük öğrenci bulup çok çok uygun fiyata (karın tokluğuna bile değil hepsi tanıdık diye) ödev ablalığı yapmaya başlamıştım. Burada bundan detaylı bir şekilde bahsetmemiş olsam da bazı çocukların okuldan sonra bazılarının da hafta sonu ödevleri konusunda yardım ediyor, o hiçbir şey yapmayan anne babalarının işlerini hafifletiyorum. Tabi bende ne yeterli çocuk sevgisi ne de sabır olmadığı için genelde duvara kafa atmamak için zor dursam da ekmek parası diye sıkıyordum dişimi. Şu an ise ufacık çocuklara verilen o sayfalarca ödevler yüzünden kusmak istiyorum. Ben şu yaşıma gelmişim katlanamıyorum ufacık çocuklar nasıl dayanıyor aklım almıyor. Bir de bazı veliler "kızım sen daha çok gelsen bizim çocuk için hem konu da anlatırsın iyi olur sınavları var ya" demeye başladılar. Kulaklarımı kapatıp ortamdan kaçmak isteğiyle dolsam da yapamadım tabi. Ah aslında annem arada olmayacaktı ben neler yapardım ya işte! Öğretmen olmaz ama benden. Ben soruyu çözeyim o bakınca anlasın istiyorum hep. Aslında artık biraz daha alıştım duruma çünkü ilk ders anlatmaya başladığımda işlemlerin yarısını kafamdan yapıp kağıda pek bir şey yazmadığım için çocuk şok oluyordu ama artık adım adım yazıp neden öyle yaptığımı anlatıyorum. Mutlu değilim tabi bu durumdan o konuyu unutmayalım. Ygs kayıtları başladı ve ben de öğrendiğim gibi koştura koştura başvuru yaptım ama önümüzdeki 4 hatta belki 2 yıl için ne seçebilirim hiç bilmiyorum. Yıllar önce "ben şunu yapıcam" diyip yapmak çok daha basitken şimdi biraz daha büyüdüm diye mi öylesine bir şey seçemiyorum, beğenmiyorum anlamış değilim ama yeni bölüm seçmek çok zor görünüyor şuan bana.

9 Ocak 2016 Cumartesi

"Her şeyi yaşadım ben, artık baba olmak istiyorum"

Ders verdiğim ilkokul bebelerinin birinin 96'lı bir abisi var ve geçen onunla minik bir sohbet ettik. Çocuğun bana hafif bir meyli var ama benim ciddiye aldığım pek söylenemez neyse, biz oturup sohbet ederken o bir anda görüp geçirmiş olduğundan falan bahsetmeye başladı. Hatta kurduğu cümlelerden biri "kaç kız geldi geçti hayatımdan, artık düzenli bir hayatım olsun istiyorum. Hatta baba olmak istiyorum, evlenebileceğim bir kız bulsam..." gibi bir şeydi. Tam bu olmasa bile demek istediğimi anladınız bence. 96'lıları eziyorum gibi bir şey düşünülmesin tabi -şunun şurasında ben de 93'lüyüm- ama daha 20 yaşına girmemiş bir çocuğun "ben yaşayacağımı yaşadım" tiplerine girmesi bana fazlasıyla komik geldi. Bir de baba olmak istemesi ayrı bir nokta tabi. "E okul, iş falan bunlar ne alemde ki bir de çocuktan bahsediyorsun" diye sordum o da hemen " onlar halledilir şeyler, zor kısım evlenmek" dedi. Şimdi çocuğun suratına kahkaha atıcam atamıyorum ama söylediklerine o kadar inanıyor ki gülmemek elde değil. "E o kadar kız geçti demek 'elinden' ne diye birine evlenme teklif etmedin?" diye sordum çünkü konuyu ciddiyet içerisinde tutmak benim için çok zordu. "Hepsi kaşar be Cha, çıkmadı ki karşıma düzgünü. Var birkaç kız da işte onlar biraz zor" dedi bir de içli içli annesinin verdiği çayı içerken. Üniversite için dershaneye gidiyorsun, annenin sözünden çıkmıyorsun bir de evlenmek istiyorum diyorsun dedim içimden hep. Kız olsa kocaya kaçarmış bu çocuk belli. O anlamsız sohbeti düşündükçe gülüyorum ama. 20 yaşında "yaşayacağını yaşamak" nedir ya? Semtteki bütün kızların ekmeğini yemişmiş bir de, bakın yine gülmek istiyorum...

7 Ocak 2016 Perşembe

2015'e geri mi dönsek?

Bahanelerim bir işe yaramayınca en sonunda anneme gitme sebebimi hafifleterek anlatmış ve yılbaşından sonra döneceğimi söylemiştim. Dediğimi yapıp döndüm de ama dönmez olaydım! Arkadaşım evleniyor bahanesine en başından beri inanmamış zaten onu söyledi o ayrı mesele de, kadın ona yalan söyleyip gittiğim için çok kızdığını suratıma vurup duruyor. Onun güvenini yerle bir etmişim ve o güven yerine gelmezmiş falan bir sürü şey sıraladı. Arkadaşlarıma ne derece değer verdiğimi bildiğini ve doğruyu söylesem gitmeme izin vereceğini söyledi bir de ama ben malımı bilmez miyim? Bilirim tabi 22 yıldır annem. Hayır kadın Emre'yi sevmez bile 3-4 olayından kaynaklı bir de bana tavırlı oldukları için yanlarına gitmeme mi izin verecekti? Güldürmesin beni. Neyse işte sonuç olarak yeni yıla onlarla buz gibi havada eve dönmeye çalışırken girmiş olsam ve o an mutluluktan uçuyor olsam da bir sonraki akşam eve döndüğümde hiç hoş tartışmalar olmadı. Bir de eskiden ev beni sıktığında bir şekilde evden çıkar bir yerlerde oturur bir şeyler yapardım ama şimdi odadan odaya geçerken bile kadın "nereye? neden kalktın?" şeklinde sorguya çekiyor. Olay taze olduğu için sineye çekiyorum, karşılık vermiyorum ama böyle gitmeye devam ederse eşyalarımı toplar yine sağda solda kalmalara başlarım gibi görünüyor. Kısaca 2016'yı ben kesinlikle sevmedim, 2015'e geri dönsek. 

2 Ocak 2016 Cumartesi

Mim: 2015

Guli'nin Blogu beni geçtiğimiz haftalarda şurada mimlemiş olsa da benim son başıma gelenlerden sonra bir türlü fırsat bulup yapamadım bu yüzden ondan tekrar tekrar özür diliyorum ve mim için tekrar teşekkür ederek başlıyorum yapmaya.

Mimde üç tane soru var ve bunlar;
2015'de ne oldu?
Ne olmadı?
Ne hayal ettin, hayal ettiklerini gerçekleştirebildin mi?

İlk olarak 2015'in ilk yarısı okul hayatım, projeler, ödevler, sınavlar ve azıcık aktif olan sosyal hayatımdan kaynaklı dolu dolu geçti. Bu doluluğun içinde çevreme aslında hiç gerek olmayan kişiler girdiği gibi ilk yarı bittiği gibi neredeyse hepsi hayatımdan çıktı gitti. Yıllar sonra anne evine geri döndüm ve kaç ay geçti bu duruma hala alışabilmiş değilim. Güzel bir tatil geçirdim, Hep hayalini kurduğum kampı gerçekleştirdim, gezdim ve hatta zehirlendim bile. Hayatta yapmam dediğim çocuk bakıcılığını yaptım, evden yapabildiğim birkaç minik iş yaptım derken genel olarak oturduğum bir düzlüğe girdim eylül-ekim gibi ve hala oturuyorum.

Ne olmadı? ... İş bulamadım, Evet, bu yıl resmen iş bulamadım ve öyle boş boş geçti gitti ama artık pek önemsemiyorum, ders veriyorum 2-3 çocuğa ve belki sınava girip bir şeyler yaparsam önümüzdeki yıl için planlarım değişebilir ama 2015'de neyi yapamadın derlerse vereceğim en net cevap "iş bulamadım" olur. Bir de sevgili bulamadım diye kenara köşeye not geçilebilir ama onun çok net girişimleri oldu şimdi es geçmemek gerek.

Hayal kurmadım aslında hiç. Bilmiyorum hiçbir zaman yeni yıla girerken hayal kurmam, daha çok 5-10 yılı kapsayan gelecek planlarım vardır benim. Kendinizi nerede görmeyi düşünüyorsunuz diye sorarlar ya onun cevabı vardır bende ama önümüzdeki bir yıl için yoktur. 

Tabi bu şekilde söyledim ama 2017'ye girerken de böyle bir mim yaparsam diye 2016 hayalim olarak "kendi evime çıkmak" diyorum. Tabi bunun için tekrar bir okul kazanır başka bir şehre mi giderim yoksa iş bulur işime yakın bir yere mi bakınırım o kısmı bilemeyeceğim ama tekrar kendi evimde, kendi düzenimde olduğum zamanlara dönmek istiyorum. O günler ne güzeldi ahh ah.

Yalnız yıl döndü ve ben biraz geciktim gibi hissediyorum bu mim için ama geç de olsa yapmak isteyen varsa buyursun benden alsın hiç çekinmeden. Öyle utanmayla sıkılmayla olmaz bu işler.