29 Eylül 2016 Perşembe

Hayal mimi

Geçenlerde Deep beni şuradaki yazısında mimledi. Ben de yapmamak ayıp olur diyerek yapmaya başlıyorum mimi.

1. Hayal kurmaktan hoşlandığınız bir yer ya da zaman dilimi var mı?
Genel olarak günümüz ve şuan için hayaller kurarım ben. Bazen de gelecekle ilgili ki bence bunu herkes yapar. Aslında gelecekle ilgili kurduğum hayallerin hepsinde farklı şehir yada ülkelerde farklı insanlarla oluyorum. Gelecekte gerçekten gezmek istiyorum. Her yeri gezip bir sürü farklı insanla tanışmak en büyük hayalim.
.
2. En çok nelerin hayalini kurarsınız?
Gitmek istediğim ülkelerle ilgili hayaller üst sırada tabi. Onun dışında son zamanlarda uçsuz bucaksız bir bahçesi olan ya da denize yakın bir yerde kitap okuma, uyuma ya da her yerim buruş buruş olana kadar yüzme hayalim var. Havalar buz gibi oldu ama olsun ben yine de istiyorum.

3. Şimdiye dek çok hayalinizi gerçekleştirdiniz mi?
En büyükleri gerçekleştiremedim ne yazık ki. Geçekleştirdiklerim... Çok ayran gönüllü bir insanım bir şey ister, elde eder sonra başka şeylere geçerim bu yüzden ne kadarını gerçekleştirdim kısmında biraz takılıyorum. Tahminimden fazla da olabilir az da. 

4. Henüz gerçekleşmemiş ama illa da gerçekleşecek dediğiniz bir hayaliniz var mı? Sakıncası yoksa anlat çabuk nedir?
Dünyayı gezeceğim! Bu ne zaman olur ya da nasıl olur bilmiyorum ama olacak! Kendimi hiçbir zaman evli/çocuklu bir kadın hayal etmediğim için hiç kimseyi düşünmek zorunda olmadan gezip görmek istiyorum. Şu an lükslerini bırakamayan biri olduğum için havada kalmış bir hayal ama günün birinde kesinlikle yapacağım! Şu koca dünya, tarih biz gezip görelim diye var ne de olsa dimi ama...

28 Eylül 2016 Çarşamba

Hergün böyle olsa yaşlanmam ben

Havai fişekler patlayabilir artık çünkü abim akıllandı sayılır. Erken kutlama yapmamak gerek tabi ama abim ayrılıklarının 12.gününde "ben Yelda'nın yanına gidiyorum, böyle olmaz" dedi ve gitti. Anneme abimin neden gittiğine dair bahaneler atıp tutmuş olsam da ikisi arasında kalmaktan kurtuldum en azından. Sorunlarını hallederler mi halletmezler mi bilmiyorum ama Yelda "abin beni neden hala aramıyor? Beni suçluyor dimi o hala?" diye bana ağlıyordu en son, kesin barışırlar. Abim bu anlayışsızlık ve odunlukla kızla ne konuşur emin değilim ama umarım bu sefer düşünüp taşınmıştır iyice. En son tartışmamızdan sonra ben bile onunla konuşmuyordum çünkü... Neyse, barışırlarsa da barışmazlarsa da benim için bir şey değişmiyor artık. Ne halleri varsa görsünler. Seviyoruz ama ayrıyız muhabbetini kaldıraca kafa kalmadı çünkü bende. 

Dün akşam bizim bitirim arkadaşlardan biri ofise şarap soktu. Çocuk gibi gizleye gizleye içtik akşam 3 kişi tek şişeyi ama daha önce hiç bu kadar eğlendiğim bir çalışma olmamıştı. Sabahları içinde kahve dolu olan termosumu kaynar suyla iyice çalkalayıp sanki kahve içiyormuş gibi diktim durdum. Bana bir şey olmadı o kadarcık şaraptan ama Metin adlı arkadaş nasıl saçmaladı belli değil. Oradan oraya koşuyor, saçma espriler yapıyor, gülüyor derken herkese maskara oldu. İçtiğini bilen bilmeyen herkesi güldürdü. Akşam artık çıkmak için son hazırlıklarımı yaparken bir anda  "tut saçımdan sürükle" diye söylemeye başladı ki bendeki kopma noktası o oldu. Nasıl kahkaha attım anlatamam çünkü bir ses anca bu kadar taklit edilebilir. Gülmem tabi tepki aldı "Cha ofis ortamındasın hala farkındaysan..." şeklinde ama ofis mi kalmış ortada herkes çıkmış servislere gidiyor bana deniyor ki "Cha ofistesin öyle gülme". Bazen hemcinslerimin saçlarını yolasım geliyor tek tek ama o çıkışı unutmayacağım kesinlikle. Bir de deniz anası ve hindi taklidini. Şapşallıkta son nokta hareketlerdi hepsi. Bu arada Serkan bu ayın sonunda işten çıkıyormuş. Sigara molası veren kişilere kaynak yapınca ikimiz de orada söyledi. "Aslında geçen haftadan beri kesindi de anca söylüyorum size" dedi. Ay sonunda gidiyor o da... Gitmesi bende hiçbir şey hissettirmedi ama gülüp eğlenirken bir kere arkadan sarıldı bir kere de birimiz en üstteki birimiz de üstün iki altındaki rafa uzanında arada çakıştık gözüme dirsek attı diye bi ilgi gösterdi kafamı göğüsüne yasladı falan o anlarda "bırakmasa ya" dedim. Ona dillendirmedim tabi ama aklımdan geçti. Durum buyken gidiyor olmasının bende bir etki bırakmaması bir garip ama çekimin sebebi başka da olabilir. Görmeyeceğim zaten artık son günler. Dün attığım kahkahayı bir daha ofis ortamında atabilir miyim bilmiyorum ama hep böyle olsam yaşlanmam kesin.

24 Eylül 2016 Cumartesi

Sorunlu insanları çekiyorum bence

Geçtiğimiz haftadan beri abimin derdi sanki kendi derdimmiş gibi içime sıkıntı edip durdum. Bugün en sonunda abimle birkez daha bunun kavgasını ettim ve bıraktım, artık ne hali varsa görsün. Her gün Yelda'yla konuştuğumu bildiği için sürekli laf arasında soruması -biz konuşmadığımız halde- ve en son da telefonumu karıştırıp onun mesajlarına bakması bende yeter dedirtti. Seviyorsan hayvanlık etmeyi bırak git yanına diye bağırdım artık. Yelda'nın yerinde olsam hayatım boyunca bir daha abimin suratına bile bakmam ama işte, o ben değil bu yüzden ilişkilerine bir şans daha verir. Abim tam bir gerzek gibi davranmaya devam etmezse tabi. Ama gerçekten artık yeter dedim. Kendi hayatımı boşverip başkalarının sorunlarıyla kendime aksiyon arar bir hale gelmişim gibi olmaya başladı. Hayır sakin hayatımdan oldukça memnun olduğumu düşünüyordum bu çabam nereden çıktı bir anlasam gam yemeyeceğim. Bunun dışında minik kaçamaklar değil tam bir tatil istiyor vücudum. İşimi çok sevdiğim halde son zamanlarda bir şeyler beni oradan itiyor. Hayır, bunun sorumlusu Serkan değil çünkü onun varlığı artık bende masamdaki post-it gibi. Çalışma konusunda bana oldukça yardımı var ama genele bakınca tamamen gereksiz. Bir de sanırım işten çıkacak, daha iyi bir teklif almış şuan değerlendiriyormuş. Yıllardır yaptığı işi bırakıp gitmeyi düşünüyor olması bir garip ama şartlar daha iyiyse neden gitmesin ki? Kısaca tatil istiyorum birkaç gün iş, arkadaş, akraba hiçbirini düşünmeden iyi bir dinlenmek istiyorum ama  yakın zaman için imkansız gibi görünüyor. 
Geçen akşam eve dönerken yolda yavru bir kedi gördüm, tabi dayanamayıp hemen yanına gitmek için dönüyordum ki benim ona yaklaşmamdan korkunca önündeki yemeği komple bırakıp kaçmasın diye önce durdum sonra da yavaş yavaş ondan uzaklaşayım dedim. Tam o anda yaşlı bir adam "defol buradan, sizin yüzünüzden onlar böyle korkak, bir rahat bırak yemeğini yesin, onu korkutuyorsun" diye bana bağırmaya başladı ama ne bağırma herkes şok oldu. Yolda yürüyenler bile yanıma gelmeye başlamışlardı ki liseli olduğunu düşündüğüm biri adam beni tartaklayacak diye korktuğu için omzundaki çantasını bile indirip gelmeye başlamıştı. Adama "beyfendi yavruyu asıl siz bağırarak ve ani hareket ederek korkutuyorsunuz. Biraz sakin olun, sizin aksinize onu rahatsız edecek değilim" diyip bir adım daha uzaklaştım ki "defol buradan" diye daha yüksek bağırdı. Adamın sorunları olduğuna emin oldum zaten o anda. Birkaç genç kız ne olduğunu sorup sonradan "deli midir nedir, geçmiş olsun" diyerek yanım ayrıldı. O liseli gencimiz de "abla vuracak sandım sana, iyisin dimi" diyerek durumumu sordu. Benim bir şeyimin olmadığını ama adamın ciddi sorunları olduğunu düşündüğümü söyledim güldük geçtik. Her türlü problemli insanla karşılaşmaktan bir türlü kurtulamıyorum. Sanırım bu konuda tam bir mıknatısım...

10 Eylül 2016 Cumartesi

Bazı insanlar hiç büyümüyor

Bugün iş yerinden benden yaşça büyük ama aslında çok iyi anlaştığım biriyle çıktım. Azıcık sohbet muhabbet biraz da dedikodu herkesin ihtiyaç duyduğu bir şeydir malum. İlk önce benim eskiden takıldığım bir yere gittik. Sahibini falan aylardır görmüyorum ama adam beni hatırlıyor falan öyle müdavimiydim yani oranın. Neyse, mekan küçük bir yer ve sigara içilen kısmı kapının önündeki 4 masadan ibaret ama masalar kaldırımın ortasında gibi bir izlenimi var kısaca orada oturmak demek insanlarla iç içe olmak demek ki benim için çok rahatsız edici bir şey. Şuraya oturalım dedi baktım olabilecek en dış masa ki rahatsız edici dediğim kısımdan çok daha beter kapı önü bir yer. Yok dedim şurada oturalım hem iç kısma girmiyor şu kısımda sigara içebilirsin dedim ama dinletemedim. 32 yaşındaki kocaman kadın trip attı "peki Cha içmiyim ben sigara sadece senin istediğin olsun" dedi. Yetmedi hemen arkasından "sevmiyorum öyle şeyleri biliyorsun" dedi bir de. Sen de benim öyle oturmayı sevmediğimi biliyorsun desem de neymiş "böyle bir ortamda içmeyecekmiş de ne zaman içecekmiş..." Banane ya ben ona sigarasını içebileceği bir alternatif sunarken o niye onu hiçe sayıp sadece kendisine göre hareket etmemizi istiyor ki? Trip attı sonra bir arkadaşımız daha gelince benim dediğim yere oturduk. Biz güzel güzel sohbet ederken ağzını açıp tek kelime etmedi kadın. Hayır bir de ben konuşmaya katmak için çabaladığımda aldırış etmedi telefonla falan ilgilendi, soru sordum ağzının içinde cevapladı. Kısaca çocukça bir tavırla sadece sinirlendirdi... O böyle yapınca oturduğumuz yer beni bastı kalktık başka bir yere oturduk. Onun istediği yere direkt gitmiş olsak da tripleri, tavırları devam etti kısaca günümüzü çok güzel mahvetmiş oldu. Hayır yani kaç yaşına gelmişsin insan bir olgunluk bir şey gösterir dimi? Yok ama çocuk gibi tamamen. 

Baya hızlı toparlanan biriymişim

Kendimin bile depresyonlu halini çekemediğimi fark ettim. Eve girerken de çıkarken de annemin gözleri fırıl fırıl dönüyor fırsat kolluyor hala neden böyle olduğumu sormak için ama anneme gidip anlamsız bir şey yüzünden kendimi üzdüğümü söyleyemem. Hayır yani ne diyeceğim kadına? "Anne iş yerinde bir çocuk benden hoşlandığını söyledi ben de o çok düzgün biri olduğu ve aynı yerde çalıştığımız için reddettim ama sonradan ben de çocuktan hoşlandığımı fark ettim. Bir kere bizden olmaz dediğim için de gidip çocuğa bunu söylemedim şimdi o düzgün hayatını daha düzgün yapmak için evlenmek istiyor annesi de birini bulmuş tanıştırmış ciddi düşünüyor" mu diyeceğim? Kadın güler geçer bana ki şunu şu şekilde yazınca ben bile "Cha sen neyin kafasını yaşıyorsun?" diye soruyorum kendime. Dengesiz olduğumu bilirdim de bu kadar saçmalamam mantık dışı. En azından bazı şeyler oturmaya başladı ilk günün şoku yok en azından. Mesela bugün yine annem ve teyzeden kaçmak için mesaime 1.30 saat erken gittim ve Serkan yine oradaydı. Bu sefer kahvaltı teklifini kabul ettim. Saklamadı biriyle tanıştığını hatta anlattı bile. Duygularından bahsetmedi tabi ama genel olarak nasıl biri olduğunu anlattı. Fotoğrafını gösterdi hatta kız baya bildiğiniz güzel. En azından ben Türk standartlarında ortalamaysam o kesinlikle güzel! O kız Serkan'a ne diye bakıyor şuan onu düşünüyorum. Şu ara abimle de fazla ilgilenmediğimi fark ettim. Hatta bu gece eve geldiğimde benden özel olarak kaçıyormuş gibi bir havası vardı ne haltlar karıştırdı da şimdi bana açıklamayacağını düşünüyor merak etmiyor değilim. 

7 Eylül 2016 Çarşamba

Depresyonu bile rahatça yaşayamıyorum

Serkan'ı hayatımdan komple atıyorum. Yani tamam komple atamam aynı yerde çalışıyoruz ama büyük ölçüde atıyorum. Çocuk görücü usulü evlenecek diye trip atıyor değilim ama gün içindeki konuşmamızı minimuma indiriyorum. İçimden aslında onun bir suçu olmadığı halde kızıp bağırıp tokadı basmak geçiyor ama hiçbirini yapamayacağım için mecbur görüşmemizi minimuma indiriyorum. Dün gece benim eve geldiğim saatte herkes yatmış olduğu için annemin abla dediği bizim de küçüklükten beri "teyze" diye tanıdığımız kadın gelmiş onu görmedim. Sabah hazırlanırken bir anda karşımda görünce çığlık atıyordum banyoda. Neyse benim moralim zaten diplerde, her an patlamaya hazır bir şekilde geziniyorum derken teyzenin çıkıp "kız sen kocaman olmuşsun, bak bak bir de nasıl güzelleşmişsin maşallah" diyip sulu sulu öpmesi bir oldu. Önce aldı karşısına baştan aşağı süzdü sonra elbiseme bir posta laf etti. Tartışacak halim yok diye gittim pantolon giydim ona da "etek en azından kalçasını kapatıyordu şimdi çıplak gibi oldu" diyerek laf etti ben de saat erken olduğu halde çıktım evden. Bu kadını normalde seviyorum ben ama kafam bozukken çekilmiyor ne yalan söyleyeyim. 
İşe erken gitmek bir ara çok çok yaptığım bir şeydi bu yüzden kimseden garip tepki almadım ama sabah sabah Serkan'la karşılaşmak bende kötü bir etki bıraktı. Günüm iğrenç geçti hatta geçmedi diyebilirim. Bitmedi gün! Yüzsüz yüzsüz kahvaltı etmediysen birlikte edelim dedi yanına çağırdı önce sonra da öğlen birkaç kişiyle yemeğe gitmeye zorladı. İlk defa bir yemeğe verdiğim paraya da o yemeği hazırlana da üzüldüm çünkü tek çatal bile alamadım. Muhabbetlere girmeye çalıştım ama o da olmadı. Kafamda sürekli saçma sapan onlarca şey aynı anda gezdi durdu. İşe başladığımdan beri ilk defa fazladan 10 dakika bile kalmadan çıktım gittim ki herkesin şaşırdığı nokta bu oldu. Öyle bir baktılar ki önceden planım olduğunu söyleme gereksinimi hissettim. Önce spor salonuna gittim canım çıkana kadar çalıştım daha sonra Anıl'ı arayıp onun yanına gittim. Biraz onunla oturmayı denedim çünkü çocuk saçma sapan şeylerle bile kafa dağıtabiliyor ama bu sefer bir işe yaramadı ve içmek de istemeyince kalktım gittim eve en azından kendimi odama kapatır depresyonumu içimde yaşarım dedim. Evde de rahat bırakmadılar ama! Teyze geldi yanıma "evde böyle giyinme erkek var" dedi önce daha sonra kendi kanından da olsa erkek erkektir dedi. Bu nasıl bir sapık düşünce diye kadının kafasını kıracaktım kendimi zor tuttum. Spora gittiğimi duydu nerede gidiyorsun falan diye sordu söyledim "aaa karışık ama orası" dedi. Karışıksa karışık kadın sanane diye bağırdım en sonunda. Ar edep haya kalmamış bende bu sefer bunları dinledim. Liseli ergenler gibi odamın kapısını çarpıp kendimi kilitledim odaya en sonunda. Serkan evlenicem diyor kadın gitmiş "ama spor salonu karışık" diyor! Bu kadın böyle şeylere bu şekilde takılmazdı eskiden. Hatta zamanında bana aynı anda erkekleri nasıl idare edip kullanacağım şeklinde öğütler verirdi. Yıllar çok değiştirmiş düşüncelerini... Annem bende bir gariplik olduğunu anladı ama. Fırsat bulup soramadı ama boş bulduğu ilk an sorguya çekecek hissediyorum.

6 Eylül 2016 Salı

Görücü usulü evlenecekmiş

Eğer yarın sabah işe gidecek olmasaydım hayatta şu saatte Anıl'ın yanından dönüp kendimi uyuyamaz bir halde evde sağa sola atmazdım. O kadar kusmak istiyorum ki içimdeki şu bulantı gibi olan rahatsız edici his gitsin diye ama biliyorum bu ne alkolden ne de başka bir şeyden. Aptallığımın mideme oturmuş hali bu his ve ben hala burnumdan zerre kıl aldırmıyorum. Bana kocaman bir aferin lütfen! Bugün şans eseri -aslında baya baya dinledim- Serkan'ın annesinin beğendiği kızla görüştüğünü öğrendim. İki kere iş çıkışında buluşmuşlar pazarı da bütün gün birlikte geçirmişler. "İyi kız, güzel de aynı zamanda. Çalışıyor ama çocuktan sonra bırakırmış" dedi Serkan kızı anlatırken. Bir de dedi ki "yaşımız geliyor, bir ailem olsun istiyorum. Ne olur bilinmez daha çok erken konuşmak için ama olursa önümüzdeki bahar gibi evleniriz" ... Evlenirlermiş... Evlilik... Daha 3 kere görüştüğün kızla ne evliliği be adam! Tamam belki o amaçla görüşüyorsun ama bu kadar hızlı mı yani? Hayır her şeyi mi hızlı yaşıyor bu çocuk ben anlamıyorum ki. Beni bir anda sevdi, bir anda vazgeçti, bir anda aile olmak istedi ve bir anda biriyle tanışıp evlilikten bahsediyor. Tamam tutulup kalmasın bana, ben zaten tek başına yeterince saçmalıyorum ama onun bu yaptığı... 8 aydır tam tanıdığımı düşünüyorum ama yok! Evlilik diyor ya! Evlenecekmiş o kızla! İyi anne, iyi gelin tabi. Cha öyle mi? Cha hoppa, her zaman yanında başka bir erkek var, gezentinin teki ama o kız öyle değil ondan iyi anne olur. O bir evi ve evin erkeğini çekip çevirebilir! Cha'nın eve girdiği mi var? Yemek bile yapmayı bilmiyordur diyorlardır kesin içlerinden. Cha'yla gezilir, tozulur, hoş vakit geçirilir ama o kızla evlenilir, düzgün kız o. Bir sürü şey söylendi o kızla ilgili molada ve duyduğum kadarıyla ben hiçbirinin gözünde "uygun kız" değilim. Bu standartları kim belirliyor ya da neye göre belirliyor biri baya söylesin. Cha kardeşimiz demeyi biliyorlar ama hepsinin aklından bu geçiyor hissediyorum artık. Kendimi o kadar kötü hissettim ki bütün gün ne gülebildim ne de bir şeye odaklanabildim. Yarın ben şimdi bu çocuğa nasıl eskisi gibi güleç bir şekilde günaydın diyeceğim? Seviyorum ama şu hayatta görmek istediğim en son kişi bile değil şuan. Hem benim yanımda olsun istiyorum hem de bir daha asla karşıma çıkmasın istiyorum. Kandırıldığım falan yok biliyorum çocuk tarafımdan reddedilme rekorlarına koştuğu için başka birilerine gitmek tabi hakkı ama evlilik. Hem de öylesine biri de değil, ailesinin uygun gördüğü aynı düşüncelerle onunla tanışan biri... O bitirdi kafasında beni de ben daha bitirememişken, kendimi onun biriyle görüşmesine bile hazırlamamışken bir anda evlilik demesi. İlkokul zamanımdaki gibi anneme "anne hastayım bugün evden çıkmıyım" demek istiyorum. Yarın kesinlikle onu görmeye hazır değilim.