12 Şubat 2017 Pazar

"Evet" dedim mi dedi o?

Şu an hem mutluyum hem de şaşkınım. Şaşkınlığım ve heyecanım o kadar büyük ki parmaklarım titrediğinden yazamıyorum bile. Kelimeler beynimde depar atıyor hatta onları yakalayamıyorum. Yarım saat kadar önce Defne whatsapptan bir fotoğraf attı ve fotoğrafta Batu'yu öptüğü ve tek elinin havada olduğunu gördüm. Kafamdan "bu kız şimdi ne diye attı ki bunu" derken o havadaki el dikkatimi çekti. Hemen aradım Defne'yi ve telefon daha çalmadan saniyesinde açıldı. Hani insanlar "efendim?", "alo" gibi belli kalıplaşmış kelimeleri kullanır ya, Defne direkt "EVET DEDİM CHA" diye çığlık atarak açtı telefonu. Nefes alamadım o an yatakta sağa sola dönmekle meşguldüm normalde ama yerimden kalkıp odayı turlamam gerekti. Sanki Batu bana evlenme teklif etti de heyecanlanmışım gibiydi oturuyorum, kalkıyorum, turluyorum, salona gidiyorum geri odaya giriyorum falan içim kıpır kıpır. Başkası olsa "emin misin bak evlilik diyoruz" falan derdim ama bahsi geçen kişi Batu! Abim Batu! En değerlilerimden olan Batu! Hala inanmakta zorluk çekiyorum. Eski yazılara baktım da şu yazımda nasıl şok yaşamışım ilişkilerini öğrendiğimde ki şimdi de benzer bir şok yaşatıyorlar bana. Telefonda anlık şoku atlattığımda teklif kısmını anlattığını ve büyük bir kısmı kaçırdığımı fark ettim ki o da biraz özel olduğu için anlatmıyorum. Batu benim bile bilmemi istemezdi muhtemelen ama hiç şansı yok! Her şeye ne zaman başlanacağını, işten hangi tarihler arasında izin almam gerektiğini nefes almadan sordum ve Defne sanırım ilk defa "Cha, sakin ol. Daha yeni teklif etti ne öyle hemen tarih belirleme falan" diyerek şu zamana kadar bana kurduğu en doğru cümleyi kurdu. Tabi bende çocuğunu evlendiren anne heyecanı olduğu için o an "ne demek konuşmadınız" desem de kız haklı. İlk önce Batu'nun gidip kendini Defne'nin babasına kabul ettirmesi gerekiyor. Bir sürü küçük angarya iş onları bekliyor ama yine de ikisinin böyle bir karar almış olması... Sanırım kalbim yerinden çıkacak. İkisinin birlikteliği... cümle kuramıyorum ama sırıtmaya devam ediyorum.

6 Şubat 2017 Pazartesi

Bana bu kadar benzemesi korkutucu

Ben küçükken cevabını bildiğim zor soruları sağda solsa gördüğüm herkese, özellikle anneme sorup ecel terleri döktürürdüm. Bu benim gün içerisindeki en büyük eğlencem olurdu ki hala bazılarını hatırlarım. Karşımdakinin beti benzi atardı küçücük bana nasıl doğru açıklamayı yapacaklarını düşünürken. Bir de olabilecek en kibar çocuklarını yetiştirmeye çalıştıkları için yanlışlıkla öğreneceğimiz bir kelimeyle bu "kibar çocuk" projeleri çöpe gidebilirdi. Küçükken okumayı sevmezdim ama araştırma yapmaya bayılırdım. Gereksiz bilgileri nereden olursa olsun alır, beynimin bir köşesinde bekletirdim ki en doğru anda o bilgiyi kullanabileyim. Eğitim programları, belgeseller, bazı kişisel gelişim kitapları vb. şeylerle oynar aynı zamanda sokakta koşup oynarken arkadaşlarımdan duyup öğrendiklerimi de tartar bir kenara koyardım. Anneme o tipik "bebekler nerden gelir" sorusunu bile sormuşluğum var. Hamile olan yengemi örnek göstererek "o bebek oraya nasıl girdi" diye sormuştum hatta. Cevabı biliyordum aslında, kendi çapımda masumca fikirlerim vardı çünkü bir köpeğin hamileliğini baştan sona anlatan bir belgesel izlemiştim ve hayvanların bizden bir farkı olmadığını hesaba katarak söz konusu bir birleşmeyi tahmin edebiliyordum. Tabi benim sorunun cevabını biliyor olduğumu annemin bilmemesi ve bana ne şekilde açıklayacağını şaşırması beni fazlaca eğlendirmişti. Bir benzerini birazcık daha büyükken babanneme yapmış ve ona da pedin açıklamasını yaptırmıştım. O da açıklamakta oldukça zorluk çekmişti çünkü 8-9 yaşında çocuk periyodik bir döngüyü, biyolojiyi nasıl anlasın? Dizilerde insanlar kan kaybından ölebiliyorken bu durumda o döngü kötü ve ölümcül bir şey olmalı değil mi? Bunun da cevabını biliyor ama karşımdakine karşı gelecek şekilde bana açıklamasını zorlaştıracak aptallıkta sorular sorup onu zora sokuyordum. Bu durumların  beni eğlendirdiği ama büyükleri eğlendirmediği bir gerçek tabi. Kendi evladım böyle olsa sevmezdim ben doğrusu ama sokağa da atmadılar bu şımarıklıkla beni. Helal olsun...
Şimdi bu nereden çıktı derseniz benim küçük hanım da benim yaptıklarımın aynılarını yapmaya başladı. Bazı özelliklerimiz var ki böyle bir benzerlik olmaz. Hayır çocuk benimle büyümedi ya da rol model aldığı benim küçüklüğümün nasıl olduğuna dair bir fikri yokken bu şekilde aynı yollardan geçmemiz kendimi bir garip hissettirdi. Kullandığımız cümlelerin birbirine olan benzerliği, hal ve hareketlerimiz kısaca sanki kuzenim değilmiş de çocuğummuş gibi. Ben ablama baya benzerim hatta yan yana olduğumuz bir fotoğrafta arkadaşlarından birçoğu ikiz olduğumuzu öne sürerek aksi bir cevabı kabul etmiyorlardı. Sebebi yüz hatlarımız ya da genler değil daha çok benim annemden çok ablamla büyümüş olmam ki bu da mimik ve tepkilerimizin aynı olmasına neden oldu. Bu kızın ablası da kesinlikle benim gibi değil, onu da örnek almıyor. Küçük hanımla gözle görülür benzerlikler olması beni biraz tedirgin ediyor. Özellikle onun babasını düşündüğümde benim yaptıklarımı yaparsa olacakları düşünmek bile istemiyorum.