12 Temmuz 2016 Salı

Spor gerçekten önemli

Lise sondan itibaren süre gelen sağlıksız hayat tarzımı son iki aydır geride bırakmış durumdayım. Okul zamanı yavaş yavaş aldığım hatta okul bittikten sonra da çok hızlı bir şekilde almaya devam ettiğim kiloları yavaş yavaş verip eski sağlıklı hallerime dönme hedefindeyim. Aslında hiçbir zaman o kadar sağlıklı biri olmadım çünkü her zaman eksik vitaminlerim, yüzlerce takviye almama rağmen düzelmeyen değerlerim vardı. Şimdi ise sadece kilo bazlı değil komple kendim için daha sağlıklı olmaya çalışıyorum. Aslında beni buna ikna eden şeylerden biri ilkokulda gittiğim yüzme kursunda kendi sınıfımızın yaptığı yarışta birinci olmam ve bana yalandan verilen minik madalyayı bulmam oldu. Daha sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi denebilir çünkü okuldan çok spora zaman ayırdığım bir dönem vardı ki hem basketbol hem de yüzmeyi bir arada götürmeye çalıştığım ağır ama çok eğlenceli zamanlarda çok mutluydum ben. Daha sonra aklıma geçen sene hamlayan vücuduma azıcık yüklenip koştuğumda kramplarım, yerimden kalkamayacak hale gelmelerim geldi. Bu iki ayım da spora alışma zamanımla geçti ama artık her şey bir rutine oturdu diyebilirim. Ne hemen nefesim kesiliyor, ne uykularım yetmiyor diye yakınıyorum ne de tembellik ediyorum -yani tembellik ediyorum tabi ama eskisi gibi değil-. Yiyeceğime de dikkat edebilsem spor gibi çok daha iyi olacak ama yemek yemeyi unutuyorum bazen oturduğum yerde. Ya da gerçekten yorgun oluyorum ve "yemeğe hiç gerek yok ben en iyisi uyuyayım" diyorum. Yani onu da oturtsam her şey çok güzel olacak. Bu arada spor hocamdan şikayetçiyim ama bunu kimseye dile getiremiyorum. Spora abimle gidiyorum ve abim hocamdan kaynaklı rahatsız olduğumu azıcık sezse olay çıkar. Adam o kadar büyük ki abim elinde kalır hem. Hocaya dokunmalarını azaltmasını bazı durumların gerçekten rahatsız ettiğini söyledim ama yüzsüz bir şekilde "Cha'cığım dokunmadan nasıl doğru pozisyona sokacağım seni?" dedi ve güldü. Hocayı değiştirmeyi istedim ama öteki iki hoca o kadar dolu ki programda bana yer açmaları biraz zor olacak diye zorlamadım. Hayır işin sinir kısmı omuzlarımı düzelttikten sonra elinin kuyruk sokumuma kadar inip orada bir süre kalması, talimatları arkadan gelip kulağıma söylemesi falan. Basıcam tokadı aslında anlayacak bu tür şeylerin beni tahrik etmediğini ama yakındır yapmam. Üç aylık para vermemiş olsam salonu bile değiştirirdim ama kalmış şurada son bir ayım dişimi sıkıyorum. En başta gerçekten yardım için dokunduğunu sandığım için kendimden bile tiksindim bir ara ama yok, onun ayıbı için kendimi kesinlikle suçlamayı düşünmüyorum. En azından yalnız kalacağımız bir ortam olmuyor da saçmalıkları sinirimi daha fazla bozmuyor. İlk başladığımızda abimle beni sevgili sanmış bir de adam. Laf arasında "sevgiliniz çok düşkün size sanırım" dediğinde keşke "abim o benim ya sevgilim yok benim" deme saflığında bulunmasaydım da sizli bizli olan konuşmamız hiç bozulmasaydı. Neyse en azından gerekirse başka salona yazılır bir şekilde kurtulurum o adamdan. Ya da abimsiz gittiğim bir gün (hoş o hiç olmadı henüz ama neyse) şikayet ederim hocamı. Ama spor önemli, ben yapıyorum diye herkesin yapmasını istiyorum bu ara. En azından akşam yürüyüşü şart!

1 Temmuz 2016 Cuma

Hep özgüven sorunu onlarınki

Geçen gün işten geç çıkıp bir yerlerde oturalım dedik çalışma arkadaşlarıyla. Havanın da ferahlamasını fırsat bilip kendimizi attık direkt ilk bulduğumuz çim alana. Konu nasıl açıldı bilmiyorum ama kızların yüksek beklentili(?) ve uçuk isteklerinden kaynaklı erkeklere itici gözlerle bakmalarına geldi. Başta yüksek beklentilerin ne olduğunu sordum ve ortamdaki rahat dört erkek peş peşe kas, yakışıklılık, bakım gibi sadece fiziksel özelliklere giren şeylerden bahsetmeye başladılar. "Kiloluya zaten hiç bakmıyorlardı artık azıcık göbeği olsa da bakılmıyor, ya sırtı ya göğüsü, karnı illa bir yerlerinde kas istiyorlar, uzun saç, sakal da cabası vs vs" tam hatırlamasam da buna benzer bir cümleydi. Ortamdaki tek kız olmamdan kaynaklı tabi hemen bir savunmaya geçtim ama kimse dediğime aldırış etmedi. Özgüvenin en önemli şey olduğunu söylesem de dinlemedi kimse beni. Ufuk vardı mesela ortamda çocuğun o kadar güzel sohbeti var ki saatlerce gözünün içine bakabilecek potansiyeli görüyorum ben kendimde ki yanımıza gelen kızlar da aynı şekilde tepki veriyor. Tabi ona sorsak kesinlikle kimse ona bakmaz çünkü iri bir vücudu var. Kendine azıcık güvense kızlar karşısında sıraya girecek ama beyefendi kesinlikle bunu kabul etmiyor. Bu durumda sen neden hep gördüğün sporculara kur yapıyorsun, onları beğeniyorsun diye bir soru geldi. Göze hitap ediyor diye bakıyorum tabi dedim önce sonra da "siz hiç benim geçen sene peşinde gezdiğim çocuğu gördünüz mü" diye sordum sonra çocuğu biraz tanımladım ve herkes şok oldu. Tabi 1.90 ve iyi vücutlu olmayan kimseye bakmadığım izlenimi onlarda oluştuktan sonra bu onlara çok garip geldi. Geçen seneki çocuk (çocuğun adını bile unutmuşum yalnız) uzundu falan ama benden bile zayıftı ama bir tarzı vardı dikkatimi çeken o ayrı. Daha sonra bir de kendine o kadar çok bakan erkekle ilişki yürümeyeceği konusundan bahsettim biraz. Malum adam kendine bakıyor, ediyor o kadar ki ego tavan. Beğenilme isteği de o egoyla doğru orantılı gidiyor hem. E durum buyken ben neden erkek arkadaşımı kamuya açayım? Saçma sapan kıskançlık krizlerindense tam bir ilişkiye girilmemesi en iyisi bence. Tabi durum ne olur bilinmez. Belki gider birini fütursuzca hayatıma alırım, o hiç belli olmaz. İşin kötüsü hemen arkasından gelen "peki o zaman neden Serkan'ı reddetin? Senin için yeterince düzgün değil miydi?" sorusu bende büyük şok yarattı. Bu konuda zaten içimde bir yerlerde bir sızı varken konuşmak istemesem de açıklamasını üstün körü yaptım "uygun değildik biz, onun fark etmek istemediği farklılıklarımız vardı" dedim. Ortamda bir ara sus pus olunması, bu sorunun bana tepkili bir şekilde gelmesi olmamasını umduğum ama olan bir şeyi fark etmemi sağladı. Özellikle Serkan'ı yıllardır tanıyan tayfa benim kararıma karşı tepkili. Hala kararımın arkasındayım, onunla yürümeyeceğine adım kadar eminim. Şu an onunla birbirinden kaçmalı garip bir ilişkimiz olsa da olayın üzerinden bir ay geçti geçmedi, emin değilim ama kısa bir zaman sonra yolunu illa bulacak. Serkan'a karakteri, kararlılığı ve özgüveninden kaynaklı hayran olsam da olmayacak duaya amin demek bana hep anlamsız gelmiştir. Keşke diğer çocuklar da ondan biraz feyzalsa da uzaktan uzaktan iç geçirme halleri bitse.