11 Eylül 2022 Pazar

Geçen 2 yılda ne oldu dersiniz vol.2

Merhabalar, herkese son ilişkimin nasıl bittiğini anlattıktan sonra bir de iş değiştirme ve yeni ev hayatımdan bahsedeyim dedim biraz da. Önceki yazıda da bahsettiğim gibi durulmuş bir insan olduğum söylenebilir kesinlikle çünkü insan başından gerçekten büyük bir belayı attıktan sonra "bu da dert mi, ben neleri hallettim" diyor kendine. İş de biraz o şekilde oldu aslında, evde huzurlu olmadığım zamanlardan kaynaklı kendimi sürekli işe vermiş olsam da dikkatim sürekli dağınık oluyordu. Üstlerimden işittiğim azarların o dönem haddi hesabı olmasa da sürekli olarak kendi işimi düzgün yaptığımı düşündüğüm için içim o konuda huzursuz değildi. Eve odaklanma, işe odaklan, evdeki işlerin düzgün yürüdüğüne emin ol, işte bir hatayla karşılaşma derken kendimi mental olarak gerçekten zorlar bir hal içerisindeydim. En son bu ayrılık olduktan ve eve döndükten sonra gelen rahatlama iş yerinde ciddi bir performans artışına neden oldu ama bu durum birilerini rahatsız etti. "Cha hata yapmaz", "Cha iyi yapıyor o devralsın", "Cha şu işlere de bakabilir işlerini hızlı bitiriyor bize de yardım etmiş olur" diye konuştukları yöneticilerimle beni ciddi bir iş yükünün altına bırakmaya başladılar. Başta çalışmak bana iyi geliyor olarak düşündüğüm için ses çıkarmamış olsam da daha sonrasında fazla mesailer, hafta sonu çalışmaları derken durum çığırından çıkmaya başladı. En son abimin evliliği için izin isteyip 12 gün yeni evin dizilmesi, eşyaların gelmesi, son provalar gibi işlerle ilgilenip abim ve arkadaşımı balayına yolladıktan sonra korkunç bir kaosun içinde buldum kendimi. Yokluğumda aslında işim olmayan, destek amaçlı yaptığım hiçbir işin devamı getirilmemişti ve tamamlanması için de bana kısa bir süre verildi. Yöneticimle konuşup bunun ne demek olduğunu sorup bu konudan ne kadar rahatsız olduğumu bahsedince benim için zor olmayacak bir iş olduğunu söyleyip beni gazlamaya çalıştı. En son sesimi yükseltmemek için zor dururken yapılan bu işin küçümsenerek "iş" olmadığından bahsettiler ben de "öyleyse asıl yapması gereken kişiye yaptırın çünkü benim iş tanımımda böyle bir şey yok" diyerek patladım. Yöneticim bu tavrımdan rahatsız olduğunu söylemiş olsa da ben de bu şekilde davranılmaktan rahatsız olduğumu söyledim. O gün o şekilde tartıştıktan sonra sürekli laf çarpmalar, sabah selam vermemeler, daha üstlere karşı doldurulma gibi durumlarla karşılaştım. Aslında gün içerisinde çarptıkları laflar, konuşmuyor olmaları gibi durumlar beni pek rahatsız etmesi ama verilen işlerde sürekli olarak problemli kişilerle diyalog kurmak zorunda kalmam ve bunun kasıtlı yapılıyor olması bende bardağı bir tık taşırdı. Bir cuma günü yine gerilmeden gergin işimi yaparken "işimi yapmadığım" konuşmaları bir anda bardağı taşırdı ve yöneticime gidip ihbarımı başlatmasını söyledim. Başta çok şaşırdı ani karar verdiğimi ve pişman olacağımı söylemiş olsa da sözümden geri durmadım, istifamı da yazıp verdim. 

Aslında başka bir iş ayarlamadan işten çıkıyor olmak beni tedirgin etse de tamamen şansa yeni işimi çıktığım an buldum. Başlarda yeni bir sektör, alışık olduğumun düşenin tamamen dışı olduğu için tedirginlik ve korku yaşamış olsam da ona da alışmam sadece 2 ay sürdü. Şimdiyse huzurlu bir şekilde sıfır bir başlangıcın verdiği etkiyle devam ediyorum hayatıma. 2022'ye sıfırlanmış olarak girdiğimi söylesem yalan söylemiş olmam anlayacağınız. 

Bütün bu süreç içerisinde annem zaman zaman konulara dahil olmaya çalışıp gerilmemize sebep olsa da zaman içerisinde konuların dışında kalmasının onun için çok daha sağlıklı olduğuna karar verip beni kendi halime bıraktı. Ara ara hala evden ayrılıp 6 ay gibi kısa bir sürede geri döndüğüm için laf soksa da o maddi olarak yapamadım diye düşünmeye devam etsin, sorun değil diyorum kendime. Aileyle yaşamanın çok zor olduğunu her fırsatta dillendiriyor olsam da sanırım bu ekonomide öğrenciyken olduğu gibi yalnız yaşadığım bir hayatın hayalini bile kurmam imkansız gibi duruyor. Mecbur kabullenip devam ediyorum bu durumu anlayacağınız.

8 Eylül 2022 Perşembe

Geçen 2 yılda ne oldu dersiniz

Madem gelip defalarca yaptığım gibi yine kürkçü dükkanıma döndüm o zaman geçtiğimiz iki yılda neler oldu biraz onlardan bahsedeyim. Her şeyin üstünden sanki on yıllar geçmiş gibi hissediyor olsam da en eski olayın üstünden iki yıl geçti sadece.

2020 mayıs ayında en son karantinadan kaynaklı evde olmanın beni ne kadar sıktığından bahsetmişim, alışılmaz imkansız bir görüntüyken hayatımızın içine nasıl girdiğine şaşırmışım. Şimdiyse bıraksalar evden adımımı atmam gerçek bir ev kızı oldum diyebilirim. Tabi benim kendim için yaptığım bu yoruma yakın çevrem kesinlikle katılmaz kesin ama ben kendimi o şekilde görüyorum. O yaz çalışmaya tekrar başladığım dönemde o zamanlarda erkek arkadaşım olan kişiyle gerçek bir pandemi ilişkisi yürütmeye çalışıp sürekli olarak birbirimizden uzak zaman geçiriyorduk. O dönemlerde yılın 9 ayı abimle yaşayıp kalan 3 ayında abim, annem ve ben olarak hayatımıza devam ediyorduk. Annemin kronik rahatsızlıklarından kaynaklı pandemi döneminde kendisiyle yüz yüze iletişimi komple kesmiştik abimle birlikte zaten, anlayacağınız birbirinden habersiz 3 alakasız bireye dönüştük bir dönem. Hayatımın o evresi sanırım hem çok yalnız hem de çok rahattı. O sonbahar abim yeni yeni kız arkadaşıyla tanıştırdı hatta. Tanıştığımız anda içimin ona karşı ısınmış olması ve sonrasında çok yakın olacağımızı bilemezdim ama şu dönemin de dahil en yakın arkadaşlarımdan biriyle tanıştığımı söylesem yalan olmaz doğrusu. Kısaca ikisinin evliliğiyle hiçbir sorunum yok diyebilirim çünkü abim durdu durdu varoluşu saçma ilişkisinden çıkıp sağlıklı bir iletişimi olduğu bir ilişkiye geçti ki 1.yılları henüz olmuştu ki evlendiler de.

Geçtiğimiz şu dönem içerisinde, abim henüz evlenmeden önce ben evden taşındım. Aslında arkadaşlarım, abim, ablam kısaca çevremdeki kimse desteklemedi beni ama haftanın minimum 3 gününü erkek arkadaşımın evinde geçirirken birlikte yaşamanın ikimiz için de çok daha ekonomik olacağı kanaatine vardık. İlişkimiz henüz yılını doldurmamıştı aslında bu kararı verirken ama zamanın da bir önemi yok diye düşündüm o an. Evden ayrılırken taşındığım yer hakkında minimum bilgiyle aslında anneme çok açık yalan söyleyerek yaptım bunu çünkü duysa kadının yüreğine inerdi kesin. Bende de nasıl bir körlük, nasıl bir göz dönmesi varsa çok da mantıklı hareket etmemişim doğrusu o dönem. Neyse, ilk haftalar her şey cidden toz pembe olsa da zaman ilerledikçe bir şeyler yanlış gitmeye başladı. Dışarıdan sorunsuz gibi görünse de içten içe bir bataklıktan çekiliyormuşum hissi beni sarmaya başladı. Arkadaşlarıyla görüşmeyen, kitap okumayan, dizi film izlemeyen kısaca bir hayatı olmayan ot gibi bir şekilde yaşamaya başladığımı gördüm günden güne. İşten eve erkenden dönmem lazım yoksa "o" aç kalır yemek yiyemez, şimdi bunu almayayım gereksiz tatsızlık çıkar aramızda, akşam şunu yapayım "o" seviyor vs gibi sadece onun isteklerine göre bir hayatın içinde buldum kendimi. Akşam eve aynı anda ya da ben ondan geç döndüğümde bile hep bir şeyler yapmam, bir şeylerle ilgilenmem gerekiyordu. Konuşmak istediğimde çeşitli sözler ve hareketlerle susturulup yine onun isteklerine göre bir çerçevede hayatımıza devam ediyorduk. Ben düzen takıntılı ya da çok titiz bir insan değildim ama bir noktadan sonra evin her köşesinde bardak olması, benim sürekli yemek, bulaşık ve çamaşırla uğraşmak zorunda kalmam nefes alamadığım bir noktaya getirmişti beni. Ondan yardım etmesini istediğimde geçiştiriyor, asla yapmıyordu hiçbir şeyi. Unutmuyorum bir gün yürürken bileğimi burktum ve asansörsüz 4.kattaki evimize neredeyse ağlayarak çıkıp zorla yatağa uzanmıştım. Eve geldiğimde de ona mesaj atıp haber vermiştim. Aldığım ağrı kesici beni uyutunca yatakta yanıma geldiğini anlamamıştım kibar kibar dürtükleyip ne yiyeceğimizi sordu ben de yatacağımı bu yüzden isterse kendine bir şey sipariş etmesini söyledim. Olmaz ki öyle dedi sen de ye bir şeyler diyince ben de tamam dedim en son daha sonra o yanımdan kalktı ben de uyumaya devam ettim. Bir ara lavaboya kalktım baktım televizyon izliyor yedin mi bir şeyler dedim o da "yok seni bekledim" dedi. "Yemek söylemedin mi? Yeseydin ya soğumuştur o" dedim yok dedi söylemedim. Hazırladın mı bir şeyler diye sordum "nasıl yapayım ben şimdi" dedi. Ayakta durmaya gücüm yok çocuk ona yemek hazırlamamı aç aç bekliyor... O kadar sinirlendim ki direkt yatmaya gittim hiçbir cevap vermeden. Birkaç gün sonra ayağım düzelince de bunun lafını yapmaya başladı "aç bıraktın gece beni oysa ben seni beklemiştim" diye. Bunun gibi birçok şeyine neden bilmiyorum ama sürekli sustum. Fikirlerime anlayış göstermeyişine sustum, hiçbir konuda yardımcı olmayışına sustum, beni kendine göre şekillendirmeye çalışmasına sustum hep. Zaman içerisinde kilo almamla dalga geçti, saçlarım dökülüyor diye dalga geçti, bazı yemekleri yapmayı bilmiyor olmam ya da direkt yapmamamla vs vs vs bu örnekler çok fazla sürekli dalga geçmeye başladı. Bir gün ben yine çamaşırları toplayıp katlarken o televizyon izliyordu. O sırada telefonuma peşi sıra mesaj gelmeye başladı ben de işimi bırakıp mesajlara bakmaya koyuldum. Abim hazırlandığı evlilik teklifi için bulduğu yüzüklerin linklerini internetten bana seri halde atıyordu. Erkek arkadaşım da dizi keyfi bozulmuş olcak ki oflayıp puflayıp telefonu bir anda elimden alıp mesajları okumaya başladı. Kafam attı tabi bir anda aldım telefonu ittim onu bir kenara. Mesajların abimden geldiğini görünce sakinleşip sırnaştı ama ben sakin kalamadım o an. Sanırım bana iyi geleceğini düşündüğü "abin de evleniyor, artık biz de resmiyete dökeriz bir şeyleri" cümlesinden sonra bende hatlar iyice koptu. Anında onunla bir hayat geçirirsem kaç yıl daha kendimi öldürmeden hayatta kalırım diye geçirdim. Arkadaşım kaldı mı çevremde son 6 ayda, kendimi daha küçük ve değersiz başka bir konuma alamazdım herhalde diye düşünceler kafamın içine sürekli olarak düşmeye başladı. O an hiçbir şey söyleyemedim geçtim çamaşır katlamaya devam ettim, mutfağı topladım, banyoyu sildim, balkonda biraz sigara içtim kısaca onun yanına gitmemek için elimden gelen her şeyi yaptım. O yattıktan birkaç saat sonra yatmak için odaya giderken karnımda korkunç bir ağrı hissettim ve salonda yatmaya karar verdim. Aynı ev içinde geçen 6 ayı düşündüm benden neler götürdü ve bana neler getirdi diye. O gece bana tek bir şey getirdiğini fark ettim o da bu ilişkinin doğru bir şey olmadığını yıllar geçmeden değil birkaç ayda fark etmemi sağlamış olmasıydı. Bunun dışında kaybettiğim özgüvenim, gururum, arkadaşlarım ve daha nicesini ne kadar zaman sonra tekrar kazanırım kestiremediğimi fark ettim. Sabah olduğunda ilk olarak kahvaltı vs hiçbir şey hazırlamadan onun kalkmasını bekledim. Kalktığında bile kurduğu ilk cümle "e hazırlamamışsın bir şeyler" oldu. Ben de direkt konuya girdim ben daha fazla yürütemiyorum diye. O ne kadar kendisinde değil bende bütün suçu görmüş olsa da o gün taşındım o evden ortak olan her şeyi ona bırakarak. Ağlamaktan sabahı zor etmişken ayrıldıktan sonra tek bir göz yaşı dökmedim. Kavga ederken bile o bağırıyor bir şeylere vuruyor, hem kızıyor hem yanıma gelip sakinleştirmeye çalışıyor derken birçok farklı ruh haline büründü ama ben sadece ondan ayrılmış olmanın rahatlığıyla oturdum karşısında. Sonra da eşyalarımı hazırladım annemin evine geri döndüm. Eve dönmüş olmama annem şaşırmış olsa da İstanbul'da olunca bahane kolay, hayat çok pahalı arkadaşın kirası çok arttı ikimiz de altından kalkamıyorduk. Annemin dediğine göre eve döndükten sonra daha sakin ve düzenli bir kız olmuşum ama normal değil mi öyle olmam? 

Ben eve döndükten 3 ay sonra da abim evlenip evden ayrıldı, birkaç ay sonra ben daha fazla baskı ve mobbinge dayanamayıp iş hatta sektör değiştirdim, eski sosyalliğini tam yakalayamayan ama gezmesinden tozmasından ödün de vermeyen bir Cha olarak hayatıma kaldığı yerden devam ediyorum. Son bir yıldır hayatıma kimseyi almak istemediğim bir travmaya sahip olsam da önemli değil, iyi ki diyorum evlenmemişim!

4 Eylül 2022 Pazar

Biraz dönmek istedim sanırım

Döndüm demiyorum, artık buna benim açımdan bile inanmak fazlasıyla güç ama durup durup zaman içerisinde aklıma gelince bir girip geçmişime bakıyorum buradan. Hem nostaljik bir his hem de biraz hüzün barındırıyor. 2015 yılında daha öğrenciyken açtığım bu blogda neler olmuş neler zaman içerisinde gördükçe kendime şaşırmadan edemiyorum. Şimdi olsa kafama takmayacağım olaylar, üzülmeyeceğim/sinirlemeyeceğim insanlara o kadar takılı kalmışım ki geçmiş yazılarımı okudukça biraz büyümüşüm sanırım diyorum kendime. Eski yazılarımdan birinde kaç yaşıma gelmişim ne istediğimi biliyorum diye yazmışım ama şimdi bile bilmezken o zaman nasıl bir özgüvenle konuşuyormuşum şaşırdım kendime doğrusu. 

Geçtiğimiz 2 yılda çok şey oldu demek istiyorum ama sanki hiçbir şey olmamış gibi de. Kariyerimi değiştirmem, abimin evlenmesi ve benim ailemle yaşamaya başlamam, henüz blogu bırakmamışken başlayan ilişkimin bitmesi, asla kopmam dediğim yakınlarımdan kopmam vs vs vs oldu aslında bir şeyler ama hepsi geçtiği için belki garip gelmiyor. Zaman bir şekilde geçiyor, asla düzelmez dediğim şeyler düzeliyor, üzülmem ya da üzülürüm dediğim şeyler değişiyor, zamana ayak uyduramıyormuşum gibi hissetsem de bir şekilde o zamana uymuş oluyorum. Şimdi de bakalım daha neler değişecek hayatımda. Belki ara ara gelir şu geçtiğimiz 2 yılda neler oldu anlatırım belki de zaten geçti gitti diyerek yeni bir sayfa açarım bilmiyorum zamanla artık ona da bir karar veririm herhalde.