12 Eylül 2018 Çarşamba

Ne olurdu biraz da beni sevseler

Daha önce defalarca hayvanları ne kadar sevdiğimi dile getirmiştim. Pek dillendirmesem de çevremdekilerin de ben kadar olmasa da hayvanlara karşı bir ilgisi olması ister ona göre de kendime yakın tutarım. Bu durumu bozan tek istisna da Fatih oldu ama. Çocuk hayvanları sevmiyor değil hatta eskiden bir kangal beslediğini bile söyledi ama şuan hayvanlara karşı mesafesini koruyor, benim gibi sürekli iletişime geçmeye çalışmıyor. Tabi kaçan kovalanır misali benim peşinden koştuğum ne kadar kedi ne kadar köpek varsa hepsi Fatih'in ayaklarının dibinden ayrılmıyor! Geçen pazar Kadıköy'de birlikte kahvaltı ederken hamile bir kedi tam masamızın yanına yattı. Tabi bunu gören ben konuşmayı bırakıp anında onunla ilgilenmeye başladım (2 gram sevgi dilenmeye başladım daha doğrusu). Ben elimi uzatıyorum sevmek için arkasını dönüyor, yaklaşıyorum tıslıyor falan baya nefret kustu iki dakikada. Daha sonra Fatih elini uzattı ne tepki verecek diye anında yanına gitti sürünmeye başladı! Tabi sinir oldum o an ama dişi kedi hamile falan hormonları erkeklere yaklaştırmıştır onu diye saçma bir teoriyle kendimi sakinleştirdim. Daha sonra başka bir kedi gözümüzün içine bakıp yiyecek bir şeyler dilenmeye başladı. Kedi öyle içli içli bize baktıkça benim de içim parçalandı ve Fatih'in tabağından bir şeyler vermesini istedim. Başta pek yanaşmadı sonra beni kırmamak için bir salam verdi kediye. Kedi salamı yedikten sonra onu sevmeme izin verir diye düşündüm ama elime bir tokat yedim diye üzgünce geri çekildim. Fatih de "nasıl oluyor da hiçbir hayvan seni sevmez" dedi ve beni kalbimin orta yerinden vurdu! Hayır bir de bu söylediğinin gerçek olduğunu ben biliyorum ama illa karşı çıkacağım ya "sen yemek verdin ondan benim onu sevmeme izin vermedi. Ben verseydim yemeği beni de severdi" dedim. Fatih de tek kaşını kaldırıp tabağındaki sosislerden birini peçeteyle elime verdi "al bunu da sen ver, madem öyle düşünüyorsun" dedi. Kedi benim elimden yemedi tabi... Fatih elimden sosisi alıp kendisi uzatınca kedi yine afiyetle yedi ama. Daha sonrasında gelen dalga geçme ve gülmeleri tahmin edebiliyorsunuzdur zaten. Hayır yani benim sevgimin 1/10u sevilsem razıyım baya nefret ediyor hayvanlar benden. Hani bu haksızlık değil de nedir?

10 Eylül 2018 Pazartesi

Aşk mı? Takıntı mı?

Duygusal çöküntülerim, buhranlarım ve içime kapandığım şu yaz dönemini ufak ufak atlatırken Eylül ayıyla kendime geldiğimi söylemem gerekiyor. Yaz aylarında nedense mutlu olamıyorum artık sonbaharla birlikte başlıyor her şey bende. Geçen Kasım ayında tanıştım Komşu Çocuğuyla ve tanıştığım an itibariyle ciddi anlamda tutuldum kendisine. Çelloya yeniden başlamış olmak olsun, aslında ilgim olmayan futbol konusunda sanki bir fanatikmişim gibi ilgili hareketlerim olsun, onu uzaktan izlemek her an konuşmaya çalışmak olsun birçok çabam oldu kendisiyle ilgili ama bir şey oldu mu? Hayır olmadı. Çocuğun sevgilisiyle bile tanıştım o da yetmedi birlikte yemeğe bile gittik! O olay nasıl oldu diye soracak olursanız da şöyle, bir akşam ders çıkışı benim karnımda filler tepişiyordu ve bunu oldukça gürültülü yapıyorlardı diye Komşu Çocuğu bana yemek ısmarlamak istediğini söyledi. Sevgilisi olduğunu bildiğim halde kendisine olan ilgim bitmemiş olduğu için de atlamıştım bu konuya ama akşam kızın da bize katılmasıyla ne yediğimden bir şey anladım ne de sohbetten. Çok hatırlamak istediğim türden bir anı olduğunu söyleyemem aslında çünkü o gün anladım o kızın cidden rahatsız bir tip olduğunu. O gün aynı zamanda Komşu Çocuğundan biraz uzaklaşmam gerektiğini hissettim ve kendimi başka bir yöne çevirme kararı aldım. O karar zamanında da abimin arkadaşlarından birinin tanıştırdığı bir çocukla görüşmeye başladım. Aslında hayatımda çok kalmaz diye kendisine bir isim vermemiştim ama adı artık çok geçeceği için Fatih demek daha doğru sanırım. Aslında Fatih'le tanıştırılma sebebim tamamen işle alakalı bir durumda yaşadığım bir sıkıntıydı ve abimin arkadaşı sorunu Fatih'in çözebileceğini düşününce bizi tanıştırmıştı. Başta sorunu çocukla telefonda konuşup halletmiş daha sonra hiç iletişime geçmemiştik ama bir gün iş çıkışı arkadaşımla gittiğim bir yerde onunla karşılaşınca ve birlikte oturmayı teklif edince resmen tanışmış olduk. Daha sonra aralarda görüşmeler, nadir telefon konuşmaları derken hayatıma girmiş oldu. Fatih'le nasıl bir durum içinde olduğumuzu zaten burada yazmıştım. Tamamen açık olduğum bir insan varsa o kişi Fatih hatta. Peki şuan Fatih'le bir ilişki içinde miyim ya da Komşu Çocuğuna olan ilgim devam ediyor mu diye soracak olursanız da cevabını bilmiyorum. Fatih gerçek anlamda yanımda kalmasını istediğim, konuşmayı, tartışmayı hatta sarılmayı, dokunmayı çok sevdiğim birisi ama Komşu Çocuğunu unutmuş değilim. Fatih'le konuşurken o yazarsa ona ihanet ediyormuş gibi hissediyorum hatta. Komşu Çocuğuna karşı olan duygularım nedir onu da anlamış değilim doğrusu. 1 yıl süren platonik duygu mu olurmuş yahu? Takıntı ya da hırs mı diyeceğim ama bir şeye bu şekilde takılıp kalacak bir insan da değildim ki ben. Hala içimde bir yerde Fatih'e karşı haksızlık ettiğimi düşünüyorum ama hayatımdan çıkaramıyorum da. Bir ara denedim hatta yavaş yavaş çıkarmayı ama anında fark edip karşı atağa geçti. Üstüne bir de onunla konuşmadan aldığım kararlar yüzünden çocuk gibi azar işittim. Kısaca Komşu Çocuğu takıntım ve Fatih arasında kafa karışıklıklarıyla gidip geliyorum bir süredir.