10 Şubat 2015 Salı

Sevgili sorunu part 1


Ben hiçbir zaman "ay yeni bir ortama gireyim", "yeni insanlarla tanışayım" ve "sevgilim olmadan yapamam" şeklinde biri olmadım. Hatta bazı arkadaşlarımın dediğine göre aseksüel bir insanmışım falan filan işin aslı öyle değil tabi... Rahat 4-5 yıldır sevgilim olmayınca sanki bu çok imkansız bir şeymiş gibi öyle olduğum iddia edildi. Neyse, size daha önceki postta minicik bahsettiğim peş peşe terk edilme olaylarını anlatacağım sonrasında artık siz tartar karar verirsiniz.

İlk olarak ilk sevgilimden bahsetmek istiyorum. Kendisi bir süre benim travmam oldu desem yeri çünkü ben bu olayı yaşadığımda ortaokul öğrencisiydim. Aslında sevgilim de değildi ama öyleydi çocukça ergence bir şey işte neyse, ben 8.sınıfın başında o ise lise 2'ye gidiyordu. O zamanlar tabi kendinden büyük sevgilin olması oldukça havalı bir şey ki ben de bunun meyvesini çok güzel yiyorum. Safım, temizim el tutmaktan bile utandığım anlar oluyor, zaten çok fazla görüşemiyoruz çünkü benim okulum ve lise için de hazırlanmam gereken bir sınav var ortada.
Gel zaman git zaman ben iki arada bir derede kalmaya başladım. Bir taraftan sevgili bir taraftan dersler zor geldi bana ayrılmak istedim hani dedim benim sınava hazırlanmam gerekiyor sen benim dikkatimi vermeme engel oluyorsun falan diye. Tabi bu konuşma yüzyüze değil o zamanlar msn vardı internetten ayrılıyoruz ki başlamamız da internet yoluyla olmuştu. Bu çocuk benim dersi ona tercih etmemi mi yoksa ayrılmak istememi mi kendine yediremedi emin değilim ama o konuşmadan sonra 1 aya yakın okul çıkışında pis bakmalar, laf atmalar, telefon sapıklıkları gibi olayların suyunu çıkardı. En son da benimle son bir kez kameralı görüşme yapıp sonra peşimi bırakacağını söyledi. Tamam dedim açtım kamerayı ama açmaz olaydım keşke! Çünkü kamerada karşımda üzerinde siyah tişörtü kolunu uzatmış "seviyorum lan seni" nidalarıyla koluna adımın baş harfini çizikler atan bir ergen var! Küçük bir şokun ardından bilgisayarı tuşundan kapatıp ağlayarak oturduğum yerde "sevme beni sevme böyle sevgi mi olur" şeklinde kendi kendime konuşarak uyuyakaldım. O günün sabahında da tipimi gören annem sınav stresinden ve ergenliğe o sene giriş yapmamdan bunalıma girdiğimi düşünüp psikoloğa götürdü. Tabi psikoloğa o olayı anlatmadım o ayrı mesele çünkü biliyorum benden sonra annem giriyordu içeri ve benim anlattıklarım üzerine kritik yapıyorlardı. Arkadaşlarım ve o sene katıldığım sosyal aktivitelerle seneyi bitirip onsuz bir yerde rahat rahat yaşadım ki cidden o kamera açma olayından sonra artık arkadaşlarım mı gitti kavga etti yoksa sözünü mü tutmak istedi bilmiyorum bir daha beni rahatsız etmedi.

2.erkek arkadaşım bu olaydan 3 sene sonra falan oldu. Şimdi düşününce hep kendimden büyüklere bakmışım ama onunla da aramda 2 yaş vardı ama lise okuyordu kalmış falandı yani. Aynı yaşta olduğum kuzenim sevgili yapınca o eski eniştenin de en yakın arkadaşı otomatikman bana ayarlandı. Ama bu nasıl bir aşk çocuğu nasıl bir potansiyel aile babası belli değil. Ben de kesinlikle normal aile yapısına sahip biri olmadığımdan ki düşünce yapısı olarak da ters düştüğümüz oldukça oluyordu sürünerek giden bir ilişkimiz vardı. Tabi bir önceki olayda ayrılmak istediğimi ben söylediğim için şimdi yemiyor gidip söylemek. Bir de arada kuzen var onun sevgilisi var derken sıkıyorum dişimi onun fark etmesini bekliyorum. Tabi bu arada çocuğa pislik muamelesi yapmıyorum gayet güzel konuşuyoruz ediyoruz ben bunun götünden ayrılmıyorum. Biraz dengesizim anlayacağınız. Neyse bu olay bu şekilde 2 ay gitti ben alışmaya başladım idare edebildiğimi fark ettim falan daha da yakınlaşabildik bu sayede derken kuzenim sevgilisinden ayrıldı. Benim de sorumlu hissettiğim bir şey mi üzerinden kalktı bilmiyorum saldım kendimi. Bir gün "bu cumartesi buluşalım bütün günümü sana vermek istiyorum" dedi ben de "bütün gün sadece ikimiz yapacak bir şey bulamayız sabah kahvaltı edelim sonra arkadaşlara buluşalım" dedim. O geçen 2 ayda arkadaşlarından 4-5 tanesiyle tanışıp gayet anlaşabilmiştim çünkü. "Tamam" dedi ben de "peki o zaman" dedim konuşma bitti orada. İşte daha sonra sabah kaçta nerede muhabbeti oldu derken cumartesi sabah 9-10 gibi biz buluştuk önce kahvaltı ettik oturduk sohbet ettik falan ama bunun bi karın ağrısı varmış ben bunu fark etmedim. O gün bana bir tık daha yaklaşmaya çalışmış ben de bunu tamamen fark etmeden geri çevirmişim. Çevirmişim diyorum çünkü ben olayı daha sonra da olsa fark etmedim o söyleyince öğrendim. Öğleden sonra artık güneş tepeye çıkmış ama aralık ayı olduğundan ve biz de kayalıkların karşısındaki banklarda oturduğumuzdan sıkıntı olmuyor. Oturup deniz dalga falan izliyoruz biz derken ben sıkıldım "sen çocukları aradın mı nerede buluşucaz onlarla" diye sordum ve sormamla aşk çocuğum patladı. "Bana hiç mi katlanamıyorsun?" dedi önce sinirle anlamadım demek istediğini "sevmiyorsun dimi? Eğleniyorsun benimle! Zaten sen sevmeyi ne bilirsin ki!" dedi ben gözlerim artık yerinden düşecek şekilde suratına bakıyorum bunun bir şey de diyemiyorum çünkü bağırıyor puşt. "Ne istedin de yapmadım? Neyi beğenmedin? Söyle! Ama yok söylesen de artık çok geç ben daha fazla senin suratındaki yalana inanmıcam!" dedi benim sesim yerine geldi "seni sevmediğim fikrini nerden edindin? Seni kullandığımı sana kim düşündürdü?" dedim ama onun aksine normal ses tonumla sanki naber nasılsın muhabbeti yapar gibi bir sesle. "Birinin söylemesine ne gerek var her şey ortada sana dokunmamı bile sevmiyorsun" dedi ben de "yarım saattir şu bankta senin elin benim belimde, benim kafam senin omzunda ve sen cidden bunu söylüyor musun?" dedim "öptürmedin bile daha demin kaçan ben miydim lan" dedi ben yine şok "fark etmemiştim öpmek istediğini" dedim sonra hayatımın lafını duydum zaten "bundan sonra kime öptürürsen öptür be! Ben senin gibi bi kız için  daha fazla çabalamıcam" dedi "ben gibi?" dedim kızdım o alttaki ima hoşuma gitmedi diye ama eski sevgili bozuntusu bana "odun" dedi sonra da kalktı gitti zaten. Ben de oturduğum yerde "nasıl ya? Şimdi ben terk mi edildim? Bana odun mu dedi o cidden?" diyerek kendi kendime içimden konuştum sonra kalktım gittim eve kuzeni aradım anlattım 2 arkadaşıma anlattım derken normal hayatıma hiçbir şey hissetmeden geri döndüm. Ama o "odun" lafı koydu biraz yani yalan yok.

İşte ilk iki olay bunlardan ibaret. Yazının ikinci partı da yine bugün akşam gelir hatta o zamana kadar görüşmek üzere...

2 yorum:

  1. sevgili maceraları^^ ilk çocukta sevmiş be, kola çizik atmalar filan :) peki çocuktan ayrıldın ya kazandığın okulun nasıldı :D çocuk boşuna üzülmesin bari :D
    ikinci vakanda fenaymış be :) hayır, illa öpüşmek mi gerek , bu nasıl beyin işleyişi ? bir kıza odun denir mi ? odun kelimesini bir erkek der mi ? odun erkeklerin milli lakabı değil mi? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benden ders olsun bir daha yapmasın öyle şeyler. hani o an aklıma gelen şeyler "kolunu kesti", "kolu kanıyor", "ya ölürse" gibi şeyler oldu ki ben hayatımda o geceki gibi başka zaman ağlamadım :D yapmasın ergen gençlerimiz böyle şeyler :')

      nasıl yaklaşmışsa anlamadım bile öpmek istediğini düşün artık. ya cidden kafamda yoktu onunla ilişkimizin herhangi bi döneminde öpüşmek ya da o beceremedi ondan oldu ki bence 2.seçenek. hoş şimdi düşününce ister miydim onu öpmek? yok kalsın :D -bi kıza gerçekten odunsa bile odun denmemeli arkadaş yok yani benim içimde hala yara o laf unutmadım unutmıcam :')

      Sil