2 Ağustos 2015 Pazar

Marslı -Andy Weir

Son zamanlarda karşıma sürekli olarak getirilen ama benim "adam yazar değilmiş neden okuyayım ki" dediğim yazar Andy Weir bana inanılmaz bir kapak yapmış Marslı kitabıyla. Tanıtım bültenini verip kitap yorumuna geçmek için sabırsızlandığım nadir anlardan birindeyim şuan.

Tanıtım bülteni;

Goodreads okurlarına göre 2014'Ün En İyİ Bilim kurgu ROMANI! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.

"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip."
-Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-

"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi."
-Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-

"Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden."
-John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-

"Andy Weir'in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi bilimsel bilim kurgu romanı. Bu romanı -başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim- edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil." 
-Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı-

"Marslı aklımı başımdan aldı!"
-Ernest Cline, Başlat romanının yazarı-

"Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı."
-Library Journal-

~~

Aslında tanıtım bülteni kitap için oldukça yetersiz diyebilirim. Tamam önemli okurların kitap üzerindeki yorumları ilgiyi arttırır ama özellikle Marslı gibi bir kitapta içerik hakkında biraz daha bilgi veren birkaç cümle fena olmazdı bence. Neyse tanıtım bülteni önemli değil zaten çünkü okur ilk bölümün birkaç sayfasında bağlanıyor kitaba.

Tanıtım bültenine laf ettikten sonra içerikten biraz bahsetmezsem saçma olur diye düşünüyorum. Mark Watney, Mars'a yollanılan Ares 3 araştırma programının 6 üyesinden biridir. Ares 3 Mars'ta geçirdikleri 6.günde -ki bu sol diye ifade ediliyor kitapta- NASA'nın beklemediği büyüklükte bir kum fırtınasıyla karşı karşıya gelirler ve bundan kaynaklı görevleri iptal edilip Dünya'ya dönme emri alırlar. Bu kum fırtınası sırasında da Ares 3 mürettebatı Mark'ın öldüğünü düşünerek onu Mars'ta bırakır ve Dünya'ya geri dönüş için zorlu bir mücadeleyle Hermes'e geri dönerler. Kitapta tam olarak burada başlıyor, yani Mark'ın elinde yeterli kaynaklar olmadan, Dünya'yla iletişimi yokken hayatta kalma mücadelesi kitabımızın konusu.

Kitabı okumaya başladığımda her ne koşulda olursa olsun Mark'ı Mars'ta bırakmış olmaları beni çok sinirlendirdi. Tabi daha sonra yazarımız Andy NASA'nın böyle bir prosedürü olduğunu, MTA'nın (Marsa Tırmanış Aracı) ağırlık konusundaki hassasiyetini dile getirince durum oldukça mantıklı oldu diyebilirim. Zaten kitapta kusur bulamadım desem yeri. Mark'ın hayatta kalmak için kullandığı botanik bilgileri ve aynı zamanda makine mühendisi olmasının ona verdikleriyle harika işler ortaya koyuyor ve aynı zamanda mürettebatın en laylaylom adamı olmasından kaynaklı kendi durumuyla sürekli eğlenir halde.

Yazı dili daha çok Mark'ın ağzından olduğu için kitap okuru oldukça güldürüyor. "Adam ölümle burun burna nasıl komik olabilir" derseniz de cevap basit. Mark eğer o karakterde bir adam olmasaydı yalnız geçirdiği 2.solda yüksek doz morfin alarak kendini öldürürdü. 

Marslı bilim kurgu severlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap. Bilim kurgu film ve oyun seven kişilerin de aslında kesinlikle okumaları lazım çünkü her şeyiyle mükemmeldi. Zaten başladım ve güle oynaya kitabın yarısına geldim daha sonra gerilimi tam içimde hissettim ve kitabı sonlandırdım. Kurgu, ilerleyiş, final ve karakterler tam olması gerektiği gibiydi. Figüran yok denecek kadar azdı ki bu benim için çok önemli oluyor kitapta gereksiz isim ya da kafa karışıklığı olmaması bakımından. Herkes yerli yerindeydi anlayacağınız.

Kitabı okuyan ve çok seven arkadaşlarımın söylediği ama benim pek takılmadığım bir nokta, kitabın çok fazla teknik bilgi içermesi. Benim gözüme batmadı bu durum çünkü dediğim gibi kitap aslında Mark'ın Mars'ta geçirdiği zamanı anlatan bir günlük ve neyi ne şekilde yaptığını anlatması oldukça normaldi. Bir ara derste gibi hissetmiş olsam da bu kitabın olması gereken bir kısmı olduğu için benim gözümde problem olmadı.

Kısaca demek istediğim 2 Ekim 2015te kitaptan uyarlama film vizyona girmeden önce herkes kitabı okumalı. Matt Damon'ın Mark Watney olarak oldukça başarılı bir iş çıkaracağından emin olsam da uyarlama filmler her zaman eksik ve boştur bu yüzden kaçırılmaması gereken bir kitap.

10 yorum:

  1. ben bu kitabın ilk önce filmine gider,sonra kitabını okurum.
    Çünkü kitabı okuduktan sonra filmi izleyince beklentilerimi hiç karşılamıyorlar.Tam bir hüzün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı okuduktan sonra filmin fragmanını izledim ve biraz üzdü diyebilirim çünkü fragman kitapla ilgili aşırı spoiler dolu. Filmin başından eğer kitabın ortasında verilen bilgileri verirlerse çok kötü bir yapım olur ama bakıcaz artık :D
      Kitabı kesinlikle oku ama çok çok uzun zamandır böyle güzel bilim kurgu romanı okumamıştım ben :D

      Sil
  2. Hmmm filmi olan kitapların önce kitabını okumaya bayılırım :)
    Ama sonra filmleri yetersiz bulmak hüsran oluyor. Bunu sadece yüzüklerin efendisi üçlemesinde yaşamadım. Çünkü filmleri de muhteşemdi yaa....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmdeki eksikler düşünülünce tabi kitaplar daha iyi oluyor tabi :D
      Ben de kesinlikle kitabı okumadan filmi izlemeyen biriyim. Hani olur ya her yerde kitap uyarlaması filmlere laf eden tip işte o benim ahahahaha.
      Yüzüklerin efendisi bu konuda başka ama. O kendi başına da bir yapıt olmuştu ama bakınca hobbit tamamen yüz karası oldu :D

      Sil
  3. Kitabı çok merak ettim ama kitaplık öyle kabarık ki hem daha hiç başlamadığım hem de maymun iştahlı bi insan olarak ikinci sayfasında kaldığım kitaplarla dolu. Ama çok merak ettim ya... Kitabı okuyup sonra filmi izlemeyi daha çok seviyorum aslında çünkü film ve senaryo pek umrumda olmuyor, karakterlerin hayat bulmasını seviyorum sanırım sadece :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende de bir ara öyleydi nasıl toparladım ettim belli değil. Okumadiklarim rafım bile var hatta ama elim de gitmiyor onlara hiç onlara :D karakterin hayat bulması olayını ben de seviyorum ama çok farklı tiplerde karakter karşıma çıkınca bi hayal kırıklığı da yaşamıyor değilim :D

      Sil
  4. Ne zamandır aklımdaydı sonra kaynadı gitti. Okurum bunu, tabi yine unutmazsam :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aklından çıkmadan bi bak ya kaçırma adamın hallerine nasıl güldüm belli değil :D

      Sil
    2. Kitaplık okumadığım ama okumak gayesiyle aldıgım kitaplarla dolu. Artık kitabı almış olmak için alıyorum resmen :D ama aklımda. İlk fırsatta alırım. :)

      Sil
    3. O bir dönem geliyor öyle. Bir keresinde 9 kitap birden aldım ama 2si bitti 3tane mi ne yarım ve diğerlerine dokunmadım bile. Bilmiyorum bir türlü elime alasım gelmedi onları :D senin de geçer o dönemin bir süre sonra :D

      Sil