6 Kasım 2017 Pazartesi

Trendeki çocuk

Geçtiğimiz yazılarda trende bir çocukla tanıştığımdan bahsetmiştim. Şimdi onunla ilgili daha detaylı yazma gereksinimi duydum doğrusu. Çocuk erasmuslu bir Türk ki dünya ne kadar küçük değil mi? Nereye gidersem gideyim konuşma İngilizce başlayıp Türkçe biter hale geldi. Olay da Münih-Budapeşte arasındaki tren yolculuğu sırasında oldu. Elimizdeki süre kısıtlı olduğu için yolculuğun büyük kısmını uyuyor olacağımız saate denk getirmeye karar verdik ve akşam saatlerinden birine biletimizi aldık. Gece yolculuk yapacağız desek de yataklı bir yerden almış değiliz tabi o ayrı mesele. Benim de prensesliğim tuttuğu için herkes uyurken ben sağa sola bakınıp yolculuk bitsin de sıkıntıdan ölmeyeyim diye düşünmeye başladım. O sırada 2 sıra önümüzde sol çaprazımızda oturan çocuklardan biri yerinden kalkıp boş bir yere geçti. Biraz telefonuyla uğraşmaya çalıştı önce sonra telefon bazı noktalarda çok çekmediği için pes edip sağa sola bakınmaya başladı. Bunu nereden biliyorsun derseniz ben de aynısını yaşadım çünkü. Neyse, o da sağa sola bakınmaya başladığında göz göze geldik. İnsanları sapık gibi izlediğimi düşünmesin diye kafamı çevirmeyi düşünsem de sıcak bir gülümseme ve bir "hi" geldi. Ben de konuşma konusunda kendime zerre kadar güvenmesem de karşılık verdim. Birkaç el hareketiyle sessiz sessiz yanına çağırdı sonra ve minik hoş bir sohbet başladı aramızda. Ben İngilizcede zorlandıkça "sorun değil,  ben de iyi değilim zaten" diyip cesaretlendirdi bile. Nereli olduğumu, adımı falan hiçbir şey sormadı saatlerce. Sadece nereleri gezdiğimi, yeni planlarımı, gittiğim yerlerle ilgili önerilerini ya da bana kendi deneyimleriyle ilgili şeyler anlattı durdu. Bu şekilde saatlerce konuştuktan sonra elimi uzatıp "bu arada ben Cha" diyerek kendimi tanıttım. Çocuğun gözleri yerinden fırlıyordu resmen ki sonra o da Türkçe bir şekilde "ben de Alican" dedi. Sohbetin sonrası tabi Türkçe bir şekilde devam etti ve ben yerime artık biraz uyumak için dönmeden önce birbirimize mail adreslerimizi verdik. Çocuğa yazmayı düşünmüyorum dersem yalan söylemiş olmam aslında. O an o sohbetin tadı bir başkaydı ve Alican'ın aklımda hep o şekilde kalmasını istiyorum. O yazarsa cevap veririm tabi ama yine de benim için trendeki çocuk olarak kalacak o. 

12 yorum:

  1. Çok tatlı bir hikaye ya :). İster istemez akla Before Sunrise geliyor ama tabi abartmamak lazım :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kime anlattıysam aynı şeyi söyledi ahahaha. Ama o çok daha başka bir şey olurdu bizimki sadece birkaç saat hoş bir sohbet oldu o kadar :D

      Sil
  2. vay hahaha süpermiş. Ya cha senin yüzünden Jokerì postalayıp yollara düşeceğim :Dyanına al benii :

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Joker'i postalamadan gezelim Lady'm aaa ayıp ediyorsun :D
      Ben de komşu çocuğunu bir alabilsem kendime bırakırız ikisini yanyana onlar takılsın İstanbul'da biz gezelim ahahahahaha

      Sil
  3. Çok güzel, ne sevimli bir anı *-* ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Böyle bir şey yaşamadım" da demem artık :)

      Sil
  4. Hikaye olsa tam bir aşk hikayesinin başlangıcı olurdu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek hayatta olmuyor ama böyle şeyler ne yazık ki :)
      Oluyorsa bile çok nadirdir herhalde :)

      Sil
  5. Ne tatlı bir tanışma olmuş:)
    Bence yaz. Bunca saat keyifle konuşabildiyseniz bundan sonrasında da keşfedecek çok şey bulacaksınız bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum belki ilerleyen zamanlarda fikrim değişir ama şuan onun hep o şekilde kalmasını istiyorum nedense :)

      Sil
  6. Yanıtlar
    1. Bir şey olmadı ya. Ben yazmadım o yazmadı falan öyle bir anı olarak kaldı :)

      Sil