12 Mart 2016 Cumartesi

Eskilere dönüş

Dün gece Mine'de kaldım. Onun işinden bir türlü fırsat bulup buluşamadığımız için fırsat bu fırsat dedim gittim ona. Bütün gece uyumadık zamanımız değerli diye düşündüğümüz için. Mine'nin odası inanılmaz karışıktır. Aslında kendince bir düzeni var benim de hep kendimi savunduğum gibi ama ben kendi düzenimde aradığımı bulurum o bulamaz. Neyse o karışık odada otururken benden sanırım yıllar önce aldığı ve asla geri vermediği kitaplara bir bakayım dedim belki geri almak isteyeceklerim olur diye ama tam o anda bir defter çarptı gözüme. Kitaplığın tozunun kesinlikle alınmadığı rafında (Mine'nin annesinin boyu kısadır kızınınkinin aksine ve zorlamıyor kendini Mine için) çim yeşili üzerinde şirin bir panda resmi olan kalın kapak ve kaliteli yaprakları olan bir defter. Görünce hemen tanıyıp çıkardım yerinden defteri "bak ne buldum" diye. Mine beni dikkate almadan "benim kitaplığımda buldun beni ne kadar şaşırtabilir ki" falan dedi ağzının içinde ben de gidip tam karşısına kendimi sıkıştırdım ve görünce gözleri şok olurcasına açıldı. "Ohaa bu defter orada mıymış bunca zaman" diye heyecanlı heyecanlı üstünü falan silmeye başladı benim gibi. Siz şimdi bir deftere neden bu kadar takıldı kaldı bu kız derseniz eğer şöyle açıklayayım, o defter Mine ve benim bütün çıplalığıyla geçmişimiz. Aslında onu yakmamız falan gerekiyordu çünkü herkesten sakladığımız şeyleri içeriyor o defter. Örnek vermem gerekirse lise birde ailemize ilk büyük yalanımızı söyleyip bütün geceyi sokakta geçirmemiz gibi. Gidecek yerimiz olmadığı için uyumadan korkarak sabah olmasını beklemiş sonrada okula gitmiştik. O günün sonunda ikimiz de eve nasıl dönüp kendimizi yatağa attık bilmiyorum. Yine yaşadığımız ilklerin tarihlerini içeren bir sayfa, ilerde sahip olmak istediklerimizin listesi hatta o listede nasıl bir gelinlik istediğimiz bile yazıyor! İlk öpüşmeler, itiraflar, birbirimize söylemeye çekinip yazarak anlaştığımız şeyler. Mesela onun yüzüne bir şey söylemeye çekiniyorsam onu o deftere yazıyordum o da okuyor ya da okumuyordu. Söylemeye çekindiğim şey hakkında konu asla açılmıyordu ama karşı taraf biliyordu ne olduğunu gibi. Tabi o durumlarımız uzun sürmedi şimdi patır patır söylüyoruz her şeyi ama ergenliğin ilk yıllarında bunlar önemliydi. Defteri 3 yıla yakın düzenli kullanmışız onu gördüm ama daha sonra ne olduysa ikimiz de kesmişiz. Lise sona geçince havalara mı girdik de bıraktık hiç bilmiyorum ama 3.sınıfın yazından sonra yazmamışız. Varlığını bile unutmuştum o defterin. Çok güzel duygusal anlar yaşadık bütün gece. Bazı yazdıklarımıza güldük bazılarına "işimiz gücümüz yokmuş resmen bu nedir ya" dedik kendimizi ezdik ama çok tatlı bir his uyandırdı bu durum ikimizde de. Günlük tutmak bana göre olmasa da öyle bir defteri üç yıl boyunca çok iyi kullanmışız ama onu gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur çünkü istikrarımız kesinlikle övgüyü hakediyormuş. 
Sabah günün ilk ışıkları başladığında da "hadi kahvaltı edelim" diye hızla kalktık çıktık evden. Neyin kafası demeyin bunlar hep kafein, anılar ve uykusuzluk. Yarım saat açık fırın aradık o arada da o fırınlar poğaçaları yaptı mı pişirdi mi ne oldu aldık eve döndük. Yiyip içtikten sonra tam yatağa giriyorduk ki önce Mine'nin babası bizi onunla oturup kahvaltı etmemiz için tuttu daha sonra da annesi. Sofrada tek oturmasınlar diye de oturduk biz de. Öğlene doğru artık uykusuzluktan aptal bir hal almaya başladığımızda da benim ufak öğrencilerden biri arayıp "Cha abla, sen bana bugün çalışma dedin ama şu konuyu tekrar bi gözden geçirseydik, çözemediklerimi sana gösterseydim" dedi ben de tamam dedim neyime güvendiysem. Sınava ikimiz de giricez ama o çocuk benden çok daha yüksek bir şey yapacak adım gibi eminim. Neyse dedim güvendim o an kendime gittim buluştum çocukla starbucksta ders çalışan tiplerin arasına ben de girmiş oldum bu şekilde. Bir şeyler yapıyorum bir şeyler anlatıyorum ama şuan hiçbirini hatırladığım söylenemez. Bazı soruları ben de çözemedim hatta halimi görüp acıyan iki Boğaziçi psikoloji öğrencisi gelip yardım etti. Bizi mi dinliyorlardı ne yapıyorlarsa imdadıma koştular. Utandım bir de o an "ben de yarın sınava giricem ama çözemedim" demeye. Onların da finalleri yeni mi bitmiş ya da ortasındalar mıymış neymiş kazan gibi bardaklarda zehir gibi şeyler içiyorlardı. Hayır yani cumartesi bugün ve yarın da pazar. Kendine birkaç saat izin ver uyu dimi yani. Ben öyle yapardım -hayır, yapmadım- 
Sonuç olarak eve girmem ve kendi odama kadar dayanamayıp kendimi benim odamın yanındaki annemin odasına atmamla uyumam bir oldu. 4-5 saat uyumuşumdur belki ama kendime gelebilmiş değilim. Geçtiğimiz gece o eskilere dönmek inanılmazdı ama. İleride çocuklarımıza falan gösteririz dedik Mine'yle bir ara daha sonra "taktik alırlar sonra boynuz kulağı geçer" korkusuyla gizlemeye karar verdik çünkü müstakbel kocalarımızın bile öğrenmesi durumunda huzursuzluk çıkar kesin. Ah gençliğimiz ah.

18 yorum:

  1. O defteri yazma fikri nasıl çıktı? Bi yerde mi gördünüz ya da kendi fikriniz falan mıydı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim defter gibi kırtasiye ürünlerine biraz fazlaca bi zaafım var. Mine de o aldığım defteri çok sevmişti ona vereyim dedim derken o şekilde ortak kullandığımız bir şey çıktı. Aslında ilk günlerde saçma sapan günlük gibi başlamıştı bir hafta onda kaldı bir hafta bende ama yazmadık öyle diye bu şekilde bir şeye dönüştü. Tam olarak böyle olmasını planlamamıştık yani :D

      Sil
  2. Çok güzel bir şey.Ben baya seviyorum böyle şeyleri.
    Biz de Çekik ile her ay birbirimize söyleyemediğimiz şeyler için mektup yazardık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlara sonradan dönüp bakınca çok güzel oluyor ya. O mektupları saklıyorsundur umarım :D

      Sil
    2. Saklamaz olur muyum? Tekrar okuunca o gelen hoş bir başka.
      Bu arada yazmayı unuttum,sınavda başarılar ^-^

      Sil
    3. Sınav? Hangi sınav? Uyuyakalmazsam iyidir. Teşekkür ederim :) kendime bir amaç bulurum umarım en yakın zamanda :/

      Sil
  3. Güzel fikirmiş aslında, ortalık yerde bırakmak sıkıntı olsa da :) siz en iyisi yakın onu, n'olur n'olmaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok ortalık yerde değildi ama cidden yakmak en mantıklısı yoksa işimiz yaş :D

      Sil
  4. Bu defter fikri cok güzel. Arkadaşlarla eski anıları anmak insanı çok mutlu ediyor:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de hiç beklemediğin bir zamanda karşına çıkınca ayrı bir güzel oluyor :D

      Sil
  5. Ohaaaa günlük tutmaya bayılan bir insan olarak, anı biriktirmeyi çok severim. Ay yaa ben niye böyle bir şeyi best kankilerimle yapmadım ki. Kıskandım valla:/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkimiz de böyle şeyleri düzenli yapabilen kişiler değiliz ama yapmışız ya kendime hala hayret ediyorum :D zamanında iyi ki yapmışız yoksa içimizde kalırmış her şey ahahahahaha

      Sil
  6. Bende lise ikideyken en yakın arkadaşımla mektuplaşırdım aynı okulda ama farklı sınıflarda olduğumuz halde. Sonradan mektuplara sığmıyor diye okulun defterini alıp süsledim, püsledim ve onun aracılığıyla mektuplaştık. Daha çok hayallerimiz yazıyordu ama o defteri bitene kadar kullandık. Her hafta birimizde kalıyordu ve içinde hem çok çok duygusal hem de aşırı ergen hallerimiz vardı. Senin yazını okuyunca o defteri hatırladım. :) Şimdi onda kalıyor ama arada fotoğrafını çekip atıyor bana. Tıpkı dediğin gibi, ah gençlik ah!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de o şekilde başladık ama yazmadık öyle diye sonradan sadece anı defteri oldu kaldı :D içinde fotoğraflar, yapıştırılan saçma sapan fişler biletler her şey duruyordu çok güzeldi o his :D

      Sil
  7. Kıskandım. Daha önce hiç aklıma böyle bir şey gelmedi. Annesi hiç mi merak etmiyor ya benimki o tip bir defter görünce anında açıyor. Lisede günlük tutmaya karar verip kırtasiyeden kareli defter almıştım bizimkisi anlamasın diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annesi görse bir incelerdi de görmemiştir muhtemelen. Ben 178 boyumla uzanıp o raftan bir şey alıyorum o kadın 155 mi ne öyle bir şey. Mine bile 170 boyuyla görmemiş annesi nasıl görsün ahahaha. Görmüş olsa annesi bizi bir araya getirmezdi kesin var ya ahahahahaha.

      Sil
    2. hahah annemde tırmanma merakı var. Kadın bir kez mutfakta rafların en üstüne tırmandığında düşüp kafasını mermere çarptı. Akıllandı sandım ama sonra bir kez daha sandalyeden düştü.

      Sil
    3. Ouv kötüymüş o. Ben benimkini merdiven, tezgah, sandalye falan gibi bir şeyin tepesinde gorsem deliririm herhalde. Bir düşse düşünemiyorum bile O_O
      Senin annen de küçük çocuk gibi he ahahahaha

      Sil